31 Temmuz 2014 Perşembe

BİNEK ARAÇ VE İLK YILA İLİŞKİN AMORTİSMANIN MUHASEBE KAYDI

BİNEK ARAÇ VE İLK YILA İLİŞKİN AMORTİSMANIN MUHASEBE KAYDI

Binek amaçlı kullanılan otomobillerle ilgili VUK’da, KDV ve Gümrük Genel Tebliğinde özel düzenlemeler yapılmıştır. Bu yazımızda yapılmış olan bu özel düzenlemeler doğrultusunda;

 

- Binek araç-ticari araç ayrımı yapılacak,

 

- Binek araç alımlarında ödenen KDV ve ÖTV ninotomobilin alış maliyetine veya dönem giderlerine alınması hususu açıklanacak,

 

- Binek araçların ilk yıla ilişkin amortisman tutarının ikiye ayrılması, kıst amortisman kısmının giderleştirilmesi ve VUK’a göre giderleştirilmesi yasaklanan kalan tutarın 5. Yıla kadar hangi hesaplarda (280 hesapta) nasıl izlenmesi gerektiği,

 

- Ve daha sonra 5.yıla aktarılan amortisman tutarının hangi ayda giderlere alınabileceği hususu açıklanacaktır.

 

Binek araç- Ticari Araç Ayrımında 87.03 Gümrük Tarife İşlem Pozisyonu (G.T.İ.P)

 

Gümrük Müsteşarlığının  27/07/2005 tarih ve 25888 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 8 seri nolu Gümrük Genel Tebliğinde (Tarife Sınırlandırma Kararları) 87.03 G.T.İ.P numarasında yer alan eşyalar belirlenmiştir.Yapılan bu belirlemeye göre hafif ticari araç olarak anılan Doblo, Kango vb. araçlar 87.03 G.T.İ.P. na alınmış ve araçlar binek otomobil olarak kabul edilmiştir.

 

Bu düzenlemeyle binek araç-ticari araç ayrımında tereddüt edildiğinde, hafif ticari araç olarak anılan Doblo, Kango vb. araçların alımları muhasebeleştirilirken  ilk alımda (ilk iktisapta) satıcı firma tarafından ödenen ÖTV makbuzunda yer alan G.T.İ.P.na göre hareket edilecektir. ÖTV makbuzunda 87.03 G.T.İ.P. yazılı olması halinde binek araç olarak kabul etmek gerekir.

 

Binek Araç Alımlarında Ödenen KDV Ve ÖTV nin Otomobilin Maliyetine Veya Dönem Giderlerine Alınması

 

Bilindiği üzere KDV kanunun 29. maddesine göre Ticari Araç alımlarında ödenen KDV’nin indirilmesi mümkündür. Ancak diğer tarafan mükelleflerin işletmeye aldığı Binek Otomobillerin alımında ödediği KDV’nin, Katma Değer Vergisi Kanununun 30/b maddesinde faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan vergiden indirilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu hüküm karşısında İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi Uygulama  Genel Tebliği'nin matrah, nispet ve indirim kısmının C indirim bölümünde mükelleflerin işletme amacı dışında iktisap ettikleri binek otomobillerinin alımı nedeniyle ödedikleri ve Kanun gereği indirimi mümkün olmayan KDV'nin, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceği belirtilmiştir.

 

ÖTV nin gider veya maliyet unsuru olarak kayıt edilmesi hususuna gelince; bilindiği üzere; 5035 sayılı kanunun 48/1-c maddesiyle 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere Taşıt Alım Vergisi yerine Özel Tüketim Vergisi getirilmiştir.VUK-270/2 maddesinde; “…Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler” hükmü yer almaktadır.Yasanın bu halinden sonra satın alınan binek otoların alış bedelleri içerisinde yer alan ÖTV’nin taşıtın maliyet bedeline dahil edilmesi veya genel yönetim giderlerine atılması konusunda mükelleflerin tercih haklarını kullanmaları yönünde yasal bir sakıncanın bulunmadığı görülmektedir.

 

Binek Araçların Aktife Alındığı Yılda VUK’a Göre Giderleştirilmesi Yasaklanan Amortisman Tutarının Tahakkuk Ettirilmesi ve Muhasebe Kaydı:

 

Vergi Usul Kanununun 320 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre "Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobilleri hariç olmak üzere, işletmelere ait binek otomobillerinin aktife girdiği hesap dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle kalan ay süresi kadar amortisman ayrılır. Amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değer, itfa süresinin son yılında tamamen yok edilir. ”denilmektedir. Aynı maddenin sonra gelen paragraflarında ise;

 

- Her yılın amortismanının ancak o yıla ait değerlemede dikkate alınacağı ve yine

 

- Amortismanın herhangi bir yıl yapılmamasından ( bize göre ayrılmamasından) dolayı amortisman süresinin uzatılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

 

Maddenin yukarıdaki binek otomobiller için getirilen kıst amortisman hükmünün Her yılın amortismanının ancak o yıla ait değerlemede dikkate alınacağı hükmüyle ters düştüğü görülmektedir.  Zira binek  otomobillerin aktife girdikleri süreden önceki aylara isabet eden amortisman tutarı  yukarıda yazılı VUK’320. Maddesi hükmü doğrultusunda ilgili yılda dikkate alınamamakta ve 5.yılın sonuç hesaplarına (giderlerine) aktarılmaktadır. Ancak madde de binek otomobiller için konulan özel hükmün genel hükmün önünegeçeceğini (yasaların yorumunda özel hüküm genel hükmü bertaraf edeceğini, uygulamasını durduracağını) kabul ettiğimizde madde de yar alan düzenlemenin uygulamayı etkilemeyeceğini kabul etmek gerekir. O halde yukarıda yer alan yasa hükmü gereğince binek otomobil için 1. Yılda amortisman ayrılmalı, ancak VUK’a göre gider yazılması yasaklanan kısım 5.yıla kadar Aktif Geçici Hesapta izlenmelidir.

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununu 283. maddesinde Aktif Geçici Hesap kıymetleri, 287. maddesinde ise Pasif Geçici Hesap kıymetleri düzenlenmiştir. Yazımızın konusu aktif geçici hesap oluşturduğundan bu hesaplar üzerinde durulacaktır.

 

Vergi Usul Kanunu’nun; “Aktif Geçici Hesap Kıymetleri” başlıklı 283’üncü maddesi; içinde bulunulan dönemde ortaya çıkan, ancak gelecek dönemlere ait olan muhasebede dönemsellik kavramına göre gelirlerin ve giderlerin ilgili oldukları döneme doğru olarak kaydedilmesine amaçlamaktadır. Madde hükmüne göre; gelir ya da giderlerin ilgili cari döneme ait olan kısımları gelir ya da gider yazılır, geri kalan kısmı ise gelecek yıl gelirleri ya da gelecek yıl giderleri olarak kayıt altına alınması gerekir.VUK’nun 283. Maddesinin hükmü karşısında gelecekte 5.yılın giderleriyle ilişkilendirilmesi gereken amortisman tutarının otomobilin alındığı yılda aktifleştirilmesi gerekmektedir.

 

Dönemsellik ilkesiyle; İşletmelerin faaliyet göstermiş olduğu her hesap dönemi faaliyet sonuçlarının diğer hesap dönemlerinden bağımsız olarak saptanması amaçlanmaktadır. Vergi Usul Kanunu'nun “Hesap Dönemi” başlıklı 174’üncü maddesinde dönemsellik ilkesi açıklanmıştır.

 

Bu açıklama ve madde hükmünden sonra dönemsellik esası; her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak tespit edilmesini, gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre kayıt altına alınmasını, hasılat, gelir ve kârların aynı döneme ait gider ve maliyetlerle karşılaştırılmasını gerektirir.

 

Aynı şekilde bir ticari faaliyet sonucunda oluşan bir gelir ya da giderin esas itibariyle tahakkuk ettiğinden söz edilebilmesi için, miktar olarak hesaplanabilmesi, gelire hukuken hak kazanılması ya da borç altına girilmesi gerekmektedir.

 

Ticari faaliyette bulunan işletmeler kazançlarını yukarıda açıklamaya çalıştığımıztahakkuk esasını ve dönemsellik ilkesini esas alaraktespit etmektedirler. Buiki ana unsuru yani tahakkuk esasını ve dönemsellik esasını unutmamak ve yapılacak her muhasebe işleminin bu iki kıstas baz alınmak suretiyle analizinin yapılması ve bu iki ana ilkeye uygunluğunun araştırılması gerekir. Ziramuhasebenin işlevi, finansal nitelikli işlemleri kaydetmek, sınıflandırmak, özetlemek ve raporlamaktır. Muhasebenin amacı doğru bilgi sunmaktır ve bu görevini önemli ölçüde dönem sonunda hazırlanan finansal tablolar aracılığı ile yerine getirmektedir. Günümüzde bir yıl içerisinde aktifine 100’e yakın binek otomobil alan büyük işletmeler olduğundan bunların ilk yıl amortismanlarının tahakkuk ettirilmesi halinde firmanın finansal tabloları 3. Şahıslara (yararlanıcılara) doğru bilgi sunulamaz.

 

VUK’nun 283 ve 287. Maddelerinde yapılan düzenlemelere paralel olarak Tekdüzen Hesap Planında, “ Dönem Ayırıcı Hesaplar “ ihdas edilmiştir. Bilindiği üzere; Tekdüzen Hesap Planı’nda  dönem ayırıcı hesaplar dört yardımcı grupta yer almaktadır. Bu hesap guruplarında aktif geçici hesaplar 18 ve 28 gruplarda pasif geçici hesaplar ise 38 ve 48 no.lu gruplarda belirlenmiştir. Bu hesap grubu, işletmelerin içinde bulundukları hesap döneminde ortaya çıkan, ancak gelecek dönemlere ait olan muhasebede dönemsellik kavramına göre gelirlerin ve giderlerin ilgili oldukları döneme doğru olarak kaydedilmesine amaçlamaktadır. Aktif geçici kıymetlerin muhasebeleştirilmesinde esas olarak, "180-Gelecek Aylara Ait Giderler" ve "280-Gelecek Yıllara Ait Giderler" hesapları kullanılmaktadır. Pasif geçici kıymetlerin muhasebeleştirilmesinde ise “380 Gelecek Aylara Ait Gelirler” ve “480 Gelecek Yıllara Ait Gelirler”  hesapları kullanılacaktır.

 

İşte Vergi Usul Kanununun 320 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kıstamortisman ayırma işleminde 5. Yılın gideri olarak kayıtlara alınması gereken amortisman tutarının yukarıda açıklamış olduğumuz

 

- Dönemsellik ilkesine ters düşmekle birlikte;

 

- Tahakkuk esasının gereği olarak,

 

- Finansal tabloların şeffaf olması, doğru bilgi sunmasının gereği olarak,

 

- Yukarıda açıkladığımız VUK’da yer alan düzenlemelerin (amir hükümlerin) sonucu olarak,

 

- VUK’a dayanarak çıkarılan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri yani Tek Düzen Hesap Planı’nda (TDHP) yerini bulan dönem ayırıcı hesapların işlerliği açısından

 

VUK’nun 320. Maddesine göre binek araçların ilk yıl amortismanının tahakkuk ettirilerek aktifleştirilmesi ve 280 hesapta izlenilmesi gereken gider türlerinden birisi olarak kayıt altına alınması gerekir.

 

Yukarıda açıklandığı üzere; aktifleştirme işleminin Tekdüzen Hesap Plan’ında yer alan dönem ayırıcı hesap olan 280 Gelecek Yıllara Ait Giderler Hesabında izlenmeli ve 5.yılın başında 180 hesabaalınmalı ve 5.yılda 12 aylık süre içerisinde her ay (istenildiğinde 4 geçici vergilendirme dönemlerinde eşit miktarlarda) giderlere alınması gerekir.

 

Basit bir örnekle konuyu somutlaştırmak gerekirse:

 

Yabancı bir şirket yurt dışında ürettiği ürünleri Türkiye’de satmak üzere X Dağıtım A.Ş.yi kurmuş ve şirket Yurt çapında dağıtımını yapmakta olduğu ürünlerin pazarlamasını yapacağı elemanlarına 30.06.2014 tarihinde tescil edilen beheri KDV dahil  100.000.-TL ye 50 adet binek araç satın almıştır. Şirket bu araçların KDV ve ÖTV tutarlarını taşıtların maliyetine almayı tercih etmiştir.

 

Taşıtların Aktife Alınışına İlişkin İlk Muhasebe Kaydı:

 















HESAP KODU VE ADIBORÇ TUTARI (TL)HESAP KODU VE ADIALACAK TUTARI (TL)
 254- Taşıtlar5.000.000. - 320- Satıcılar5.000.000.-

30.06.2014 Tarihi itibariyle ilk yıl Amortisman Kaydı:
























HESAP KODU VE ADIBORÇ TUTARI (TL)HESAP KODU VE ADIALACAK TUTARI (TL)
760- Pazarlama Satış Dağıtım Gid. (06/201483.333,33 257-Birikmiş Amortisman1.000.000
180- Gelecek Aylara  Ait Gid. (07-12/2014)499.999,99 

 
280-Gelecek Yıllara Ait Giderler (2018 yılı)416.666,66

2018 Hesap Yılı Başında (5. Yılda) Yapılması Gereken Muhasebe Kaydı:















HESAP KODU VE ADIBORÇ TUTARI (TL)HESAP KODU VE ADIALACAK TUTARI (TL)
180- Gelecek Aylara  Ait Giderler416.666,66280-Gelecek Yıllara Ait Giderler (2018 yılı)416.666,66

Birinci Geçici Vergilendirme Döneminde (31.03.2018) Yapılması Gereken Muhasebe Kaydı:















HESAP KODU VE ADIBORÇ TUTARI (TL)HESAP KODU VE ADIALACAK TUTARI (TL)
760- Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri104.166,66180- Gelecek Aylara  Ait Giderler104.166,66

İkinci Geçici Vergilendirme Döneminde (30.06.2018) Yapılması Gereken Muhasebe Kaydı:















HESAP KODU VE ADIBORÇ TUTARI (TL)HESAP KODU VE ADIALACAK TUTARI (TL)
760- Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri104.166,66180- Gelecek Aylara  Ait Giderler104.166,66

Üçüncü Geçici Vergilendirme Döneminde (30.09.2018) Yapılması Gereken Muhasebe Kaydı:















HESAP KODU VE ADIBORÇ TUTARI (TL)HESAP KODU VE ADIALACAK TUTARI (TL)
760- Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri104.166,66180- Gelecek Aylara  Ait Giderler104.166,66

Dördüncü Geçici Vergilendirme Döneminde (31.12.2018) Yapılması Gereken Muhasebe Kaydı:















HESAP KODU VE ADIBORÇ TUTARI (TL)HESAP KODU VE ADIALACAK TUTARI (TL)
760- Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri104.166,66180- Gelecek Aylara  Ait Giderler104.166,66

Abdulvahap BULUT
YMM
vahapbulut@yahoo.com

kaynak :http://www.alomaliye.com/2014/abdulvahap-bulut-binek-arac-ilk-yil-amortisman-muhasebe-kaydi.htm

SPK’nın Örtülü Kazanç Yasağına AYM’den Ayar

SPK'nın "Örtülü Kazanç Yasağının Gerekçesi"

6362 sayılı yeni Sermaye Piyasası Kanunu'nun yasama süreci incelendiğinde, örtülü kazanç aktarımı yasağı düzenlemesi ile 2499 sayılı eski Kanun'da yer alan düzenlemenin korunduğu görülüyor. Diğer yandan, yeni Kanun'daki düzenleme ile uygulamada tereddüt oluşumuna neden olabilecek konulara açıklık kazandırıldı; halka açık ortaklıklarla kolektif yatırım kuruluşlarının "ilişkili kişiler" ile gerçekleştirdikleri işlemlerde belirli ilkelere uygun hareket edip etmediklerini belgelemeleri zorunluluğu getirildi.

Bu kapsamda kendilerine kazanç aktarımı yapılan tarafların Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenecek süre içinde aktarılan tutarı kanunî faizi ile birlikte iade etmeleri zorunlu hale getirildi. Buna ilave olarak, örtülü kazanç aktarımı yasağına uymayanlara 6362 sayılı yeni Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında hukukî, cezaî ve idarî yaptırımlar öngörüldü.

Anayasa Mahkemesi'nin 6362 Sayılı Kanun'daki "Örtülü Kazanç Yasağı" İptali1

6362 sayılı yeni Sermaye Piyasası Kanunu'nun bazı maddeleri hakkında ana muhalefet partisinin üyeleri tarafından Anayasa Mahkemesi (AYM) nezdinde iptal davası açılmıştır. Bu maddelerden biri de Kanun'un 21'inci maddesinde yer alan "örtülü kazanç aktarımı yasağı" ile ilgili düzenlemenin yer aldığı 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 110'uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan "(…) gibi (...)" ibaresinin iptalidir.

İptal talebi gerekçesi; söz konusu düzenlemede bu kapsamda suç teşkil eden "fiilin" tanımlaması sırasında "(…) gibi (…)" ibaresinin kullanılmasıdır. Başvuruda Kanun'un suç saydığı "örtülü kazanç dağıtımı" nın bir vergi hukuku kavramı olduğu ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13'üncü maddesinde "örtülü kazanç dağıtımı", "(…) gibi (…)" ibaresine yer verilmeksizin açık bir şekilde tanımlandığı açıklanmıştır. Bu nedenle, "(…) gibi (…)" ibaresinin kullanılması "kanun yapma" tekniği ve bunun sonucu olarak "hukuk devleti ilkesi" ile bağdaşmadığından Anayasa'ya aykırı olması sebebiyle iptali istenmiştir.

Anayasa Mahkemesi'nin İptal Gerekçesi Ne?

AYM, yaptığı incelemede "örtülü kazanç aktarımı yasağı" kapsamında aykırılık teşkil eden işlemlerde bulunmanın "halka açık ortaklıkların" kârını veya mal varlığını azaltmanın, güveni kötüye kullanma suçunun "nitelikli hâli" olarak öngörüldüğünü belirtmiştir. Bu kuraldan hareketle, güveni kötüye kullanma suçunun "nitelikli hâli"nin ise, örtülü kazanç aktarma suçu olduğu sonucuna varılmıştır.

AYM incelemesinde, kanun koyucunun "örtülü kazanç aktarımı" sayılabilecek hâlleri belirlerken, 21'inci maddede de "(...) gibi (…)" ibaresi kullanılarak örtülü kazanç aktarımı sayılabilecek durumların açık ve net bir şekilde belirlenmediği sonucuna varmıştır.

Bu nedenle, örtülü işlemlerin kapsamı belirlenirken "(...) gibi (…)" ibaresi kullanılmak suretiyle, hangi eylemlerin gerçekleşmesi hâlinde "örtülü kazanç aktarımı suçunun" oluşacağının gösterilmediği tespitinde bulunmuştur. Diğer bir deyişle, "örtülü kazanç aktarımı yasağı" kapsamında hangi eylemlerin yasaklandığı gösterilmediğinden, suça ilişkin cezai yaptırım uygulanmasını sağlayacak eylemler belirsiz kılınmış olmaktadır.

Buna ilave olarak AYM, iptali istenen ibarenin bulunduğu kuralda yer alan "emsallerine göre bariz şekilde farklı fiyat, ücret ve bedel uygulamak gibi örtülü işlemlerde bulunma" fiilini somutlaştırmaya elverişli de bulmamıştır.

Bütün bunların sonucunda, söz konusu ibarenin, "belirli ve öngörülebilir" olmaması, cezai işlem gerektiren suçun "kanuniliği ilkesine" de uygun bulunmamış ve "(…) gibi (…)" ibaresi Anayasa'nın 2'nci ve 38'inci maddelerine aykırı bulunduğundan, çoğunluk görüşü ile iptali gerektiği sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi Kararı'nın Yürürlüğü ve Kararın Etkisi

T.C. Anayasası'nın 153'üncü maddesine göre, "Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazete' de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez."

6362 sayılı Kanun ile ilgili AYM Kararı'na bakıldığında; iptal hükmünün yürürlüğü ile ilgili bir tarih belirtilmemiştir. Bu durumda "örtülü kazanç dağıtımı yasağı" ile ilgili iptal kararının Resmi Gazete' de yayımlandığı tarih olan 22.07.2014 itibarıyla söz konusu maddedeki tanımlamada "(…) gibi (…)" ibaresi yürürlükten kalkmıştır. Ancak 6362 sayılı Kanun'un 21'inci maddesi kapsamındaki yasağa aykırı işlemlere ceza uygulanabilmesi için yine aynı madde hükmü gereği tespit şart koşulmuştur.

Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olan söz konusu ibarenin, tespit yapılmış olan ortaklıklar lehine yürürlükten kalkma tarihinden önce (22.07.2014 öncesinde) yapılmış olan tespitler hakkında da uygulanabileceği düşüncesindeyiz. Diğer bir deyişle, söz konusu Karar'ın yayımından önceki dönemler için ortaya çıkan ihtilaflarda, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarının dikkate alınması gerektiğine yönelik kararları mevcuttur. Abdulkadir Kahraman

 [1] Anayasa Mahkemesi Kararı, Esas Sayısı; 2013/24, Karar Sayısı: 2013/133, Karar Günü: 14.11.2013, Resmi Gazete Tarih ve Sayısı: 22.7.2014 – 29068.

2014 Vergi affı çıktı 31 Temmuz perşembe Torba yasası meclisten onaylandı Bağ Kur SSK Vergi afları son durum bilgisi

2014 Vergi affı çıktı 31 Temmuz perşembe Torba yasası meclisten onaylandı Bağ Kur SSK Vergi afları son durum bilgisi

Vergi Affı çıktı. 2014 Vergi affı neler var. Bağ Kur SSK vergi afları belli oldu. İşte Torba yasası o açıklaması yer alıyor. -İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATINI KAMU ÜSTLENECEK- Kamuda çalışan taşeron işçilerin kıdem tazminatlarını, söz konusu kamu kuruluşu üstlenecek. Bu işçilerin yıllık izinlerinin kullanılması da kamu tarafından takip edilecek.
-HANGİ İŞLERİN TAŞERONA VERİLECEĞİNE HÜKÜMET KARAR VERECEK- Kamuda hangi işlerin taşerona verileceğini Bakanlar Kurulu belirleyecek. Buna uymayanlara ciddi yaptırım gelecek

 
- TAŞERON İŞÇİNİN GÜVENLİĞİNDEN KURUM SORUMLU- Hem kamu, hem özel sektörde taşeron işçilerin iş sağlığı ve güvenliği önlemleri işe başlamadan alınacak, bunun gözetim ve denetiminden asıl işveren de sorumlu olacak.

 
-TAŞERON İŞÇİNİN ÜCRETİ DE BANKAYA YATACAK- Kamu ve özelde asıl işveren taşeron işçinin ücretlerinin ödenmesinden de sorumlu olacak. Ücretler bankaya yatacak.

 
-SÖZLEŞMELER ÜÇ YILLIK OLACAK- Taşeron işçinin sürekliliğini sağlamak üzere sözleşmeler en az üç yıllık olacak.

 
-İŞÇİ SENDİKALI OLURSA, FARKI DEVLET ÜSTLENECEK- Taşeron işçiler sendikalı olurlarsa, aradaki ücret farkı kamu kuruluşu tarafından üstlenilecek.

 
YERALTI İŞÇİLERİNE YÖNELİK DÜZENLEMELER

 
-YENİ İŞÇİ DE KIDEM ALACAK- yeraltı işçileri için, altı aylık kıdeme sahip olma şartı kaldırılacak.

 
-YILLIK İZİN 4 GÜN FAZLA- Yeraltı işçilerinin yıllık izin süreleri, diğer işçilere göre dört gün fazla olacak.

 
-36 SAAT ÇALIŞMA- Yeraltı işçilerinin haftalık çalışma saatleri azami 36 saat olacak. Bu süre mevcut sistemde 45 saat olarak uygulanıyor.

 
-AZAMİ MESAİ 6 SAAT- Yeraltı işçilerinin azami çalışma süresi 6 saati geçmeyecek. Yeraltı işçilerine olağanüstü haller dışında fazla çalışma yaptırılmayacak.

 
Çalışma Bakanlığı’nın hazırladığı çalışmaya göre, taşerona verilmeyen ‘asıl işler’ artık yasal olarak taşerona aktarılabilecek. Taşeron doktora imkan sağlanacak. Kadro umudu ise suya düştü. Hükümetin uzun zamandır gündemde tuttuğu taşeron işçisiyle ilgili düzenlemeden işçilere iyi haber çıkmadı. Tasarıyla ilgili çalışma son halini alırken, kamuoyuna yansıdığı gibi yeni düzenlemede taşeron işçisine kadro çıkmadı. Böylece bir kez daha, kamuda çalışan binlerce taşeron işçisinin kadro umudu suya düştü. Torba yasayla hayata geçirilmesi planlanan düzenlemeyle, kadro verilmediği gibi taşerona yaptırılacak işlerin sayısı ve çeşidi daha da artırılacak.

 
'ASIL İŞLER' TAŞERONA VERİLEBİLECEK

 
Vatan'da yer alan habere göre; Mevcut yasada taşerona verilmesi yasaklanan ‘asıl işlerin’, artık yasal olarak da taşerona verilebilmesinin önü açılırken, taşeron doktor ve belediyecilere olanak sağlanacak. Örneğin bir hastanedeki asıl iş olan sağlık hizmetlerinin ya da belediyelerde asıl iş olan temizlik işlerinin de, taşeron işçilerine yaptırılmasının önünde bir engel kalmayacak. Böylece, örneğin hastanalerde asıl iş kapsamındaki sağlık hizmetleri ve belediyelerdeki asıl iş kapsamındaki belediye hizmetleri de hiçbir tartışmaya olanak tanımadan taşeron eliyle yaptırılabilecek. Geçen yıldan bu yana Çalışma Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı ve yüzbinlerce işçinin umutla beklediği tasarının en önemli özelliği, kimseye kadro vermeyecek olması. Yüzbinlerce işçiden hiçbirinin kadro talebi karşılık bulmadı. 600 bine yakın taşeron işçisi, özelleştirme mağduru olarak bilinen 23 bin 4-C ve Karayollarında çalışanlara kadro verilmiyor.

 
İYİLEŞTİRME OLARAK ALGILANMAMALI

 
Tasarının taşeron işçiler için çok sayıda yenilik ve iyileştirme getirdiği söylemlerine rağmen, uygulamada pek de böyle olmayacak. Halen uygulamada olan mevcut yasada, hangi işlerin taşerona verilemeyeceği açıkken, özellikle kamuda asıl işlerin de taşerona yaptırılmasının önüne geçilemiyor. Yeni düzenleme bunu düzeltmek yerine asıl işleri de taşerona açıyor. Yeni hazırlanan ‘Asıl iş taşerona verilemez’ şeklindeki açık hüküm kaldırılıyor. Böylece ‘asıl işlerin’ de yasal bir engel olmaksınız taşeron işçileye yaptırılabilmesi sağlanıyor. Bu noktada tasarıya, ‘asıl iş’ ve ‘yardımcı işlerin’ neler olduğu sıralanacak.

 
7 BİN İŞÇİNİN KAZANDIĞI DAVA GEÇERSİZ SAYILACAK

 
Hazırlanan düzenlemeler arasında en tartışmalı bölüm Karayolları Genel Müdürlüğü’ne dava açan ve kazanan 7 bin taşeron işçisiyle ilgili olandı. Karayollarında yaklaşık 7 bin taşeron işçisi, yaptıkları işin aslında ‘asıl iş’ olduğunu, dolayısıyla taşeron işçi olarak değerlendirmenin yanlış olacağını iddia ederek dava açtı ve davayı kazandı. İş Mahkemeleri verdikleri kararlarda, Karayolları Genel Müdürlüğü ile taşeron işveren arasındaki sözleşme ilişkisini muvazaalı, yani bir anlamda anlaşmalı bulduğundan, işçilerin ilk işe girdikleri tarihten itibaren Karayolları işçisi olduklarına karar verildi. Kararlar, Yargıtay’da onanıp kesinleşti. Ancak hiçbir işçi kadroya geçirilmedi. Yeni düzenlemede taşerona yaptırılacak işlerin alanı genişletilecek ve böylece mevcut yasaya dayanılarak açılan ‘muvazaa’ davaları geçersiz hale getirilecek.


 

 

Torba yasa ne zaman onaylanacak? Bağkur affı çıkacak mı? Vergi affı ne zaman çıkacak? Başbakan Erdoğan geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamada milyonlarca borçluyu yakından ilgilendiren Torba yasanın çok yakın bir zamanda çıkacağını söyledi.

 
 Yeni torba yasada neler var? Bedelli askerlik yeni torba yasaya eklendi mi? Torba yasa maddeleri

 
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kapsamlı ve en vüyük affı meclis genel kuruluna geliyor. Yapılacak olan düzenleme ile trafik cezalarından vergi borçlarına kadar birçok konuya yaptırım getiriyor.

 
Türkiye Cumhuriyeti'nin görüp görebileceği en büyük af paketi mecliste. Bugün 12 Haziran Perşembe borçlarından dolayı uyku tutmayanlar sabah ilk iş olarak hemen torba yasının çıkıp çıkmadığına baktılar. Başbakan Erdoğan'ın müjdesini verdiği Torba yasanın içinde Vergi affı, SSK affı ve Bağkur affı bulunuyor. Cumhuriyet tarihinin büyük ve geniş kapsamlı af paketi olarak bilinen torba yasa ile birlikte pek çok borçlu rahat bir nefes alacak.  12.06.2014

 
Bağkur affı çıktımı? 2014 Sgk affı son dakika gelişmesi. İşsizlik sigortası ve primi affı hakkındaki habereler. Trafik cezasından ödenmeyen vergilere, SGK priminden seçim cezalarına kadar her şeye af geliyor. SGK prim sildirme, MTV borç sildirme, trafik ceza sildirme. Vergi afları 2014.Ayrıca Gss affı ile 2014 Vergi affı hakkında son haberler ve ayrıntıları haberevet.com adresinde sizlerle 12.06.2014

 
BAŞBAKAN'DAN MÜJDE ÜSTÜNE MÜJDE

 
Bugün Tşof Genel Kuruluna katılan Başbakan Erdoğan çok önemli açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan müjde üstüne müjde verdi. Taşeron yasası ve öğrenim kredisi hakkında flaş açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan torba yasa hakkında açıklamalarda bulundu. 12. 06.2014

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;

Sektöre yönelik üst üste müjdeler verdik. Kredi limitlerini düşürdük. Faiz oranlarını indirdik.

 
Eskiden şoförlerimizin yollarda neler çektiğini çok iyi biliyoruz. Bolu Dağı'nda yaz ya da kış şoförlerimizin nasıl dualar ederek oralardan geçtiğini, maalesef o yollarda ne kadar canımızın yitip gittiğini çok iyi biliyoruz.

 
2002 yılına kadar 79 yıl içinde bölünmüş yol uzunluğu 6 bin 500 km idi. Biz ise 17 bin Km'nin üzerinde bölünmüş yol yaptık. Bunun en yakın şahidi sizsiniz. Bu yolları birileri inatla görmüyor. Ya bu yolları gör be!

 
Şu anda bölünmüş yol uzunluğumuz 23 bin 100 km'ye ulaştı.

 
Allah'a hamdolsun kaza sayısı azaldı. Özellikle de ölümlü kazalarda azalma oldu.

 
Uzun yıllar bitirilemeyen Bolu Dağı Tüneli için acaba burayı patates deposu mu yapsak şeklinde öneriler getiriliyordu biz geldik buranın parasını verdik ve bitirdik. Şimdi Bolu Dağı korkumuz var mı bizim? Yok...

 
Türkiye'yi tünellerle, viyadüklerle, köprülerle ve yollarla donattık.

 
Birçok ilimizde trafik ciddi oranda rahatlatıldı.

 
3. Köprümüzün inşaatı önümüzdeki yıl bitecek. Buradan araçların yanı sıra trenler de geçecek.

 
Yaptığımız yatırımlarla özellikle siz şoför kardeşlerimizi memnun etmek istedik. Mevcut sorunlarınızın farkındayız ve çözüm üretmek için çaba sarf ediyoruz.

 
12 yılda huzur ve kardeşlik içinde hayaller gerçeğe dönüştü. Milli gelirimiz bakın ne seviyelere geldi. Ancak birileri bunu istemiyor. Türkiye'nin kalkınma yarışından uzaklaştırmak istiyorlar.

 
Gezi olayları dediler, Türkiye'nin istikrarını bozmaya çalıştılar.

 
17 Aralık ve sonrasında Türkiye'ye ve Türkiye ekonomisine kast eden bu paralel yapı en fazla esnafımızı istismar etti. Sadaka dediler, zekat dediler milyonlarca lira para topladılar. Biliyorum artık bir çok kişi bu ücretleri vermiyor. Ama sizlerden ricam verenleri uyarın.

 
Bir takım müjdeler açıklamak istiyorum. Bu düzenlemeler buradaki arkadaşlarımı da doğrudan ve dolaylı ilgilendiriyor.

 
Soma'da maden kazasında etkilenenlerin ve yakınlarına yönelik bir takım düzenlemeler yapılıyor.

 
Sigortalı bir işçi hayatını kaybdettiğinde yakınlarına maaş bağlanıyordu ancak bu maaş için belli süre çalışma şartı vardı. Bundan dolayı Soma'da hayatını kaybeden aileler bu maaştan alamamışlardı. Biz bunu kaldırıyor ve maaşa bağlıyoruz. Madende hayatını kaybdenlerin prim borçlarını da siliyoruz. Maden kapalı olsa bile maaşlar yatmaya devam edecek. Soma'da hayatını kaybdenlerin yakınlarına istihdam zorunluluğu getiriliyor. Madenciler için emeklilik yaşı 50'ye çekilecek. Yıpranma payı ile madencilerimizin 43 yaşında emekli olması da mümkün olabilecek.

 
Vatandaşlıktan çıkanlara borçlanma hakkı getiriyoruz.

 
4 milyon vatandaşımızın borcunu yapılandırıyoruz.

 
Esnaf odalarına kesilen para cezalarını siliyoruz.

 
Taşeronluk sistemini yeniden düzenliyoruz.

 
Yeraltı çalışanların yıllık ücretli izinlerini 4 gün arttırıyoruz. Günlük çalışma saatlerini 6 saate indiriyoruz.

 
Sosyal Güvenlik prim alacaklarını yeniden yapılandırıyoruz.

 
Mükelleflerin vergi, askerlik para cezası, trafik para cezası, köprü ve otoyol cezaları yeniden yapılandırılıyor.

 
Vergi dairesindeki kredi ve harç alacakları yeniden yapılandırılacak.

 
Sigorta primlerine yönelik alacaklar yeniden yapılandırılacak.

 
SON yılların en kapsamlı af paketi için düğmeye basıldı. Son dakikada bir değişiklik olmazsa, önceki gün meclise sevk edilen torba kanuna, SGK’nın alacaklarına yönelik geniş kapsamlı bir af maddesi eklenecek. Afla yeniden yapılandırılacak borcun toplam büyüklüğü 100 milyar TL’yi aşıyor. 2014 yılına kadar tahakkuk etmiş sigorta primleri, işsizlik sigortası primleri, idari para cezaları, asgari işçilik primleri de af paketinin kapsamı dahilinde. Pakete hangi borçların gireceği ve ne kadarlık bir faiz silmesi yapılacağı konusunda son sözü, Başbakan Tayyip Erdoğan söyleyecek.

 
Torba yasasında neler var, Bağ-kur affı olacak mı,Genel af ne zaman, işte detaylar

 
Meclis’e gelecek tasarıyla, Bağ-Kur sigortalısından GSS’li ve prim borçlusu işverene kadar 5.5 milyon kişinin gecikme zammının yarısı silinip borç 36 taksite bölünecek.

İşte detaylar.

1- Gerek 1479 sayılı Bağ-Kur, gerek 2926 sayılı Tarım Bağ-Kur ve gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereğince SGK’ya 24 aydan çok Bağ-Kur prim borcu olanların hem borçları, hem de borçlu oldukları sigortalılık süreleri silinecek. Mesela, BağKur’a (4/B) 10 yıllık 55 bin lira borcu olan birisinin hem 55 bin liralık Bağ-Kur borcu hem de 10 yıllık Bağ-Kur’luluk süresi silinecek.

2- Bağ-Kur’un hem borcunun hem sigortalılık süresinin silindiği dönemlerde SSK çalışması varsa, Bağ-Kur süresi silindiği için artık SSK ile Bağ-Kur çakışması ortadan kalkacağından, esasen Bağ-Kur ile çakıştığı için geçersiz olan SSK prim ödeme günleri de yasal ve geçerli hale gelecek.

İHTİYAÇ OLAN KISIM BORÇLANILABİLECEK

3- Emeklilik için prim gün sayısına ihtiyaç duyanlar, tamamını değil silinen süreden dilediği kadarını canlandırıp ödeyebilecek. Mesela, 10 yıllık Bağ-Kur süresinin 3 yılına ihtiyaç olursa bu kısmını ödeyip süresine ekletebilecek.

4- Bağ-Kur’a 24 aydan çok prim borcu olanlar, borcu sildirmek yerine ödemek isterlerse de ana para borcu sabit kalmak kaydıyla, gecikme zamlarının yüzde 50’si silinerek 36 aya kadar taksitle de borcu ödeme hakkına sahip olacak. Öte yandan 24 aydan az borcu olanların sildirme hakkı olmadığı için bu kişiler de gecikme zammın yarısını sildirerek borçlarını 36 ay taksitle ödeyebilecekler.

İŞVERENİN GECİKME ZAMMINA AF

İşçi çalıştırıp SGK’ya bildiren ve bu sebeple işveren prim borcu bulunan işverenlere de prim affı geliyor. Tıpkı 2011 yılında çıkarılan 6111 sayılı Kanun’a benzer şekilde anaparadan indirim yapılmadan , bugüne kadar birikmiş gecikme zamlarının yüzde 50’si silinerek 36 taksitte ödeme imkânı geliyor. Primini zamanında ödeyen işverenler anapara borçlarını yüzde 25 eksiğiyle ödüyor.

GSS BORÇLARINA 36 AY TAKSİT VAR

Zorunlu Genel Sağlık Sigortası kapsamında halen 3 milyon kişinin GSS prim borcu birikti . Bunlardan 550 bin kadarı da gelir testine zamanında gitmediği için borçları aylık geliri 2 asgari ücretten fazlaymış gibi her ay 240 lira borç çıkarılmış . Torba Kanun ile 240 lira borç yazılan kişiler yeniden gelir testine tabi tutulacak. Öte yandan GSS borçlularının anaparaları hariç gecikme zamları da yüzde 50’si silinerek 36 ay taksitle ödenebilecek.

TORBADAKİ HAKLAR  EVDE BAKIMA DA SİGORTA

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, evde bakıma muhtaç yakınına bakana her ay net asgari ücret kadar para veriyor. ‘Torba’ ile evde bakım yapanlar, her ay prim ödeyerek emekli edilebilecekler.

TAŞERONLARA SÖZLEŞME

Kamuda çalıştırılan taşeron işçilerle işverenleri arasındaki sözleşmeler her yıl değil, 3 yılda bir yenilecek. Taşeronlar yıllık izin ve kıdem tazminatlarını almak için dava açmak zorunda kalmayacak.

2000 SONRASI İÇİN İNTİBAK

2000 ve sonrasında emekli olanların gerçekten çok intibaka ihtiyaçları var. Bu konuyla ilgili de Çalışma Bakanlığı hazırlık yapıyor. Olumlu neticelenirse Ocak 2014’te bu kişilere intibak gelecek.

3 ÇOCUK BORÇLANILABİLİR

Halen sadece SSK’lı çalışmış kadınlar, en çok 2 doğum için (her bir doğum için 720 gün olmak kaydıyla) 1440 günlük süre kazanabiliyorlar. Düzenleme ile doğum borçlanma sayısı 3’e çıkıyor.

 
VERGİLER DE KAPSAMDA

 
30 Nisan 2014’ten önceki dönemlere vergi borçları, gecikme faizi ve gecikme zamları yeniden yapılandırılıyor. Vadesi geldiği halde ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş olan alacaklara kanun yasalaştıktan sonra TÜFE/ÜFE üzerinden yeniden hesaplanacak. Kesilmiş olan vergi cezalarının ödenmemiş kısmının da TÜFE/ÜFE hesaplaması yapıldıktan sonra, yüzde 50’si ve bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden de vazgeçilecek. Mükelleflerin yeniden yapılandırma için açılmış davalardan vazgeçmeleri gerekecek.

 
İKİ TAKSİT AKSATILABİLECEK

 
Düzenleme ile amme alacağı doğmuş bulunan gelir, kurumlar, gelir stopaj, kurumlar stopaj, KDV ve ÖTV ceza ve gecikme zamları kapsamda olurken, mükellefler bir takvim yılında ikiden fazla vadesinde ödememeleri ya da eksik ödemeleri halinde borçlarına ilişkin taksitlerden yararlanma haklarını kaybedecekler.

 
18 TAKSİT UYGULAMASI GELİYOR

 
Borçlarını yeniden yapılandıranlar 18 taksitte ödeme yapabilecekler. Bu kapsamda 6 taksit için yüzde 1,05, 9 taksit için yüzde 1,07, 12 taksit için yüzde 1,10, 18 taksit için yüzde 1,15 katsayısı uygulanarak ödeme yapacaklar. Taksitler 2’şer aylık taksitler halinde ödenecekler.

 
120 LİRANIN ALTINA AF

 
Yeniden yapılandırma ile trafik cezaları da dahil olmak üzere 120 liranın altındaki cezalara af geliyor. Sigara cezaları dışındaki trafik cezaları ya da kabahatler yasasına göre yazılmış ancak tebliğ edilmemiş olan 120 liranın altındaki cezalar gönderilmeyecek. Bu arada 12 liranın altındaki karayollarındaki geçiş ücretlerinden de tebligat yapılmayarak vazgeçiliyor. Yine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanun kapsamında 2007 yılı öncesinden kalan alacaklardan 50 lirayı aşmayan asli alacak ile aslı ödenmiş feri alacaklardan da tutarı 100 lirayı aşmayanların tahsilinden vazgeçiliyor.Şirketlere de önemli bir destek geliyor. Kayıtlarında yer aldığı halde işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar hakkında getirilen düzenleme ile yüzde 3 vergi beyannamesi verilmesi halinde çözüm getiriliyor.

 
SGK’DA TÜM BORÇLAR YENİDEN YAPILANACAK

2014 Nisan ayından önce tahakkuk eden sigorta pirimi, emeklilik, keseneği, işsizlik sigortası primi, topluluk sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi, isteğe bağlı sigorta primi, SGK tarafından takip edilen damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı, genel sağlık sigortası priminde gecikme faizleri silinecek. Ana para TÜFE/ÜFE üzerinden yeniden hesaplanacak. SGK idari para cezaları da yeniden yapılanacak. Borçta yeniden yapılanma için başvuru süresi, borcun türüne göre 3-4 ay olacak. Ödemeler 18 eşit takside kadar yapılabilecek. 2011’deki aftan yararlanan, yeni af için başvurabilecek. Borcu olduğu için sağlık hizmeti alamayanlar, yeniden yapılandırma kapsamına girdikten sonra hizmet alabilecek.

 
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, madencilikle ilgili düzenlemeleri de içeren "torba tasarı"ya birkaç eklemede bulunacaklarını belirterek, "Çalışma saatleriyle alakalı şu anda mevcut olanların, intibaklarının yapılabilmesi için şirketlere bir kısım elastikiyetleri sağlamak istiyoruz. İster kamu, ister özel sektör" dedi.

 
Yıldız, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından "Üçüncü Ülke Eğitim Programı, Sanayide Enerji Verimliliği ve Yönetimi" toplantısının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

 
Kıbrıs çevresindeki enerji araştırmalarına yönelik bir soruya karşılık Yıldız, şu yanıtı verdi:

 
"Barbaros Hayrettin Paşa sismik gemimiz oradaki çalışmalarına devam ediyor. Oradaki hidrokarbonla alakalı bütün kaynakların, ister doğalgaz isterse petrol, bir barışın gerekçesi olması lazım geldiği kanaatindeyiz. Aynen Irak'taki petrolün, kendi belirledikleri paylaşım modeliyle nasıl yapılmışsa aynı mantık bütünlüğü içerisinde, aynı diyalektikle Kıbrıs için de aynı şeyleri söylüyoruz. Kıbrıs'ın ister güneyinde, ister kuzeyinde elde edilecek herhangi bir gelirin yine Kıbrıs'ın tamamı tarafından paylaşılmasının doğru olacağına inanıyoruz. Türkiye, Doğu Akdeniz'deki bütün projelerde enerjinin bir barış gerekçesi olarak kullanılmasından yanadır. Siyasete ve uluslararası ilişkilere yük olamayacak, tam tersi uluslararası ilişkilerin de önünü açacaktır, ben buna inanıyorum."

 
"Madencilik fakültelerine rağbetin artırılmasını sağlamamız lazım"

 
Soma'daki maden faciasının ardından alınacak tedbirlere ilişkin çalışmaların sorulması üzerine de Yıldız, geçen hafta 8 ayrı üniversiteden akademisyen çevreler ve madencilik konusundaki uzmanlarla bir araya geldiklerini anlattı. Madencilik sektörü konusundaki tüm katkılara açık olduklarını dile getiren Yıldız, öğretim üyelerinin öneri, tespit ve tavsiyelerini dinlediklerini, sendika, sivil toplum örgütleri ve özel sektör temsilcileriyle bir araya geleceklerini, ayrıca yurt dışından uzmanların katılacağı bir çalıştayın da gerçekleştirileceğini bildirdi.

 
Yıldız, "YÖK ile yapacağımız görüşme madencilik fakültelerine rağbetin artırılmasını sağlamamız lazım. Bu fakültelere yapılan müracaatların sayısının tahmin ettiğimizden daha az olduğunu görüyoruz. Türkiye madencilik yapacaksa, ki mutlaka, bunu, iyi alınan bir eğitimle, orta ve uzun vadeli çözmek durumunda. Yurt dışına gidecek heyetlerimiz belirlendi. Oraya da inşallah önümüzdeki haftalarda seyahatlerimizi düzenli olarak da yapacağız. Teknoloji transferiyle alakalı çalışmaları da hep beraber göreceğiz" diye konuştu.

 
Taşeron ve madenlerde yeraltında çalışan işçilere yönelik düzenlemeleri içeren yasa tasarısına yönelik de Yıldız, bu tasarıya birkaç eklemede bulunacaklarını bildirdi. Yıldız. "Çalışma saatleriyle alakalı şu anda mevcut olanların, intibaklarının yapılabilmesi için şirketlere bir kısım elastikiyetleri sağlamak istiyoruz. İster kamu, ister özel sektör. Şu ana kadar yapmış olanlar, bundan sonra yapacak olanlar" dedi.

 
Tasarıya madde ekleyebileceklerini ifade eden ve işçi sağlığı ile iş güvenliğinin ön planda tutulacağını vurgulayan Yıldız, Türkiye'nin öncelikle işçi ve mühendislerin iş sağlığını ön planda tutarak, ithalat bağımlılığının azaltılması için üretimlerin doğru yapılması gerektiğini söyledi.

 
"Ağrı ve Yalova'ya hizmetlerimiz artan dozlarda devam edecek"

 
Bakan Yıldız, başka bir basın mensubunun tekrarlanan yerel seçimlere yönelik değerlendirmesini istemesi üzerine de şunları kaydetti:

 
"Demokratik bir seçim oldu. Yalova'da CHP, Ağrı'da da BDP'yi tebrik ediyorum. Bizden daha çok oy aldı bu iki parti. AK Parti bütün dün yapılan seçimlerin yine birinci partisi olmuştur. Ama bu bizim özellikle Ağrı ve Yalova'ya itiraz mekanizmaları saklı kalmak kaydıyla, hizmetlerimiz tabii ki artan dozlarda devam edecek. Yalova ve Ağrı, diğer 79 il bu hizmetlerden nasibini alıyor, bu iki ilimiz de almaya devam edecek. Belki de yatırımlarımızı daha da artırarak devam edeceğiz."

 
AK Parti'nin 14 merkezde oylarını yüzde 4 civarında artırarak, iki muhalefet partisinden daha fazla oy aldığını belirten Yıldız, bu açıdan partisinin başarılarının artarak devam edeceğini söyledi.

 
Gezi Parkı konusundaki bir soruyu yanıtlarken Yıldız, "Son bir yılın iyi analiz edilmesi lazım. Türkiye'deki Gezi Parkı, Haziran, 17 Aralık, 30 Mart ve Ok Meydanı... Bütün bunların resmine bakıldığında, Türkiye'nin uluslararası medyanın kadrajından aktarılmaya çalışılan ülkenin olmadığını görüyoruz" dedi.

 
Son iki gün içerisinde uluslararası medyayı daha fazla izleme fırsatı bulduğunu belirten Yıldız, "Aktarılan Türkiye'nin, şu an içinde bulunduğumuz Türkiye olmadığını gördüm. Bunun önemli, dikkat çekici bir nokta olduğu kanaatindeyim. Ne yapılmak istendiğini vatandaşımızın çok iyi anlaması lazım. Türkiye'deki gelişmelerin, büyümelerin çok fazla ön planda tutulmadığını görüyorum" diye konuştu.

 
Cuma günü yeni bir imza atılacak

 
Türkiye'nin Şahdeniz Projesi gibi birçok önemli projeye imza attığını dile getiren Yıldız, "Önümüzdeki Cuma günü, dört gün içerisinde inşallah yeni bir imza daha atılacak. Türkiye'deki siyasi istikrara duyulan güvenin, somut bir göstergesi, tekrar hep beraber inşallah ortaya konacak" ifadelerini kullandı.

 
Bakan Yıldız, bu imzanın içeriğinin sorulması üzerine, bunun uluslararası bir imza olacağını belirterek, içeriğini açıklamadı.

Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri ve Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alemdar, Soma’da daha fazla para kazanma hırsının felaketi beraberinde getirdiğini vurguladı. Alemdar, “Patronun daha fazla para kazanma hırsı, aklın ve vicdanın önüne geçti. Soma’daki felaketin hesabı elbette sorulacak ancak hiçbir şey, yitirdiğimiz 301 kardeşimizi geri getirmeyecek.” dedi. Çalışma hayatının merakla beklediği 'Taşeron Yasa Taslağı' ile ilgili de Alemdar, Meclis'e gönderilen taslağın beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu söyledi.

 
Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri ve Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alemdar, Soma’da yaşanan maden kazası ve torba kanun içinde Meclis'e gönderilen 'Taşeron Yasa Taslağı' hakkında Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) konuştu. Soma’daki felaketin bir dizi ihmalden kaynaklandığına dikkat çeken Alemdar, aksi takdirde Cumhuriyet tarihinin en büyük iş cinayetinin yaşanmayacağını vurguladı.

 
“SOMA HERKESE DERS OLMALIDIR”

 
İşçilerin ifadeleri ve sonradan ortaya çıkan bulguların ihmal iddialarını güçlendirdiğini ifade eden Alemdar şunları kaydetti: “Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Soma'da alevlenen ateş, bütün Türkiye'yi can evinden yaktı. Ocaktaki uyarı sensörlerinin yetersiz olması, ocaktaki ısının artmış olmasına rağmen tedbirlerin alınmaması ve uygun teknolojinin kullanılmaması bu felakete neden oldu. Bunun yanında, yılda 1 milyon ton kömür alınabilecek bir maden ocağından daha çok para kazanma hırsıyla 3,5 milyon ton kömür çıkarılması buradaki ihmalin bir başka delilidir. Soma benzeri kazaların bir daha yaşanmaması için hükümet, işveren ve sendika yani herkes payına düşen dersi çıkarmalıdır.”

 
“HÜKÜMETİN HAKEMLİĞİNDE KOMİSYON KURULSUN”

 
Çalışma hayatının en büyük handikapı olarak nitelendirdiği taşeronlaşmaya bir an önce son verilmesi gerektiğini ifade eden Alemdar, “Soma, taşeronlaşmanın acı yüzünü bir kez daha ortaya koydu. Örgütlenme hakkını yok sayan, iş güvenliği ve sağlığını dikkate almayan bu sistemin kabul edilmesi artık mümkün değildir.” dedi.

 
Hükümetin hakemliğinde sendika ve işçi temsilcilerinden oluşturulacak bir komisyonun kısa bir sürede taşeronluğa son verebileceğini kaydeden Alemdar, şu öneriyi dile getirdi: “Sendika olarak bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Burada maddeler üzerinden galip gelme, mağlup olma anlayışını bir kenara bırakarak çalışma hayatı için yeni bir sayfa açmalıyız. Hükümet burada bir terazi görevini üstlenerek, işveren ve işçi temsilcilerine eşit mesafede yaklaşmalıdır. Bir başka ifadeyle her iki taraf ortak noktada buluşabilmelidir. Böyle bir çalışmayı, ‘işveren kazandı, sendikalar kazandı’ tartışması yapmadan sonuçlandırmalıyız. İnanın ki bu sürecin kazananı ülkemiz olacaktır.”

 
“BEKLENTİLERE CEVAP VERMİYOR”

 
Kamudaki taşeron işçilerin kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai gibi sorunlarını çözmek için Meclis'te görüşülmesi beklenen Taşeron Yasa Taslağı'yla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Alemdar, söz konusu yasa taslağının taşeron işçilerin beklentilerini tam anlamıyla karşılayamadığını vurguladı. Alemdar şunları kaydetti: “Taslağın geneline baktığınız zaman taşeronluğa son verilmediği gibi sınırları genişletilmek istendiğini görüyoruz. Bu nedenle bu ya da buna benzer bir taslağı kabul etmemiz mümkün değil.”

 
Taslağın bu haliyle yasalaşmaması için sendika olarak yoğun bir mücadele vereceklerini vurgulayan Alemdar, bunun için gerekirse diğer işçi sendikalarıyla birlikte bir yol haritası belirleyebileceklerini söyledi. Alemdar, yeni yasayla birlikte taşeron işçilerinin kesinlikle kadroya alınması gerektiğini sözlerine ekledi.

AYDA 300 LİRA KREŞ PARASI

Bu arada kadınları hem istihdamda tutmak veya istihdama yönlendirmek hem de doğuma teşvik etmek için, çalışan kadınlara her ay 300 lira kreş yardımı geliyor.

YAŞ BEKLEYENLER MASADA

Emeklilikte yaş bekleyenlerin talepleri de Çalışma Bakanlığı’ndaki hazırlık masasında ama daha tasarıya girmedi. Sesleri duyulursa bu grubun talepleri de Torba Kanun’a girebilir.

KİMLERİ MUTLU EDECEK?

2.5 milyon BağKur'lu esnaf ve işvereni

3 milyon GSS prim borçlusunu

6.5 milyon emekliyi

42 bin kamudaki taşeron işçiyi

Evde bakım parası alan 400 bin kişiyi

300 lira kreş yardımı alacak kadınları

 

 
Bağ-Kur’da prim affı: Prim affı düzenlemesi Sosyal Sigortalar borçluları için olduğu gibi, Bağ-Kur sigorta prim borcu olanlar için de benzer ve çok avantajlı hükümler içermektedir. Bu hafta prim affı ile ilgili son olarak Bağ-Kur prim affı uygulamasını açıklayacağız.

Bağ-Kur prim affı kimleri kapsıyor? Öncelikle bu sorunun cevabını bulmamız gerekiyor.

Bağ-Kur prim affı 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa göre sigortalı olanların, borçlarını kapsamaktadır.

Halk arasında “esnaf” Bağ-Kur ve “tarım” Bağ-Kurlusu olarak bilinen sigortalıların 31 Mart 2008 tarihine kadar olan prim ve sosyal güvenlik destek borçları af kapsamına girmektedir.

Bağ-Kur sigortalılarının borçlarının tespit edilebilmesi için vergi daireleri, esnaf ve sanatkâr sicili veya kanunla kurulu meslek odalarından alınan bilgi ve belgelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun için, Bağ-Kur prim borçlularının söz konusu aftan yararlanabilmesi için mutlaka bu bilgi ve belgeleri tamamlayıp hızlı bir şekilde borçlarının miktarını kesin olarak belirlemeleri lazım.

PEŞİN ÖDEYENE BÜYÜK İNDİRİM

Bağ-Kur prim borçlularının peşin ödeme yolunu tercih ederek borç aslının tamamını ve bugüne kadar hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının yüzde 15 başvuru tarihini takip eden bir ay içinde ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammının kalan yüzde 85’i terkin edilecek.

Daha açık bir ifade ile konuşacak olursak, prim borcunu peşin ödemek isteyen sigortalıların bugüne kadar işlemiş olan faizlerinin yüzde 85’i silinecektir.

Örneğin, 1985 yılında Bağ-Kur’a kayıt olan ve birkaç yıl primlerini ödemiş olmakla birlikte bugüne kadar biriken borcu prim aslı 10 bin YTL, gecikme zammı 20 bin YTL olmak üzere toplamda 30 bin YTL prim borcu olan bir Bağ-Kur sigortalısı peşin ödeme seçeneğini seçmesi halinde toplamda 13 bin YTL ödeme yaparak borcundan kurtulabilecektir.

Örneğimizdeki sigortalı, Bağ-Kur prim aslının tamamı olan 10 bin YTL ve bugüne kadar işleyen faizden 3 bin YTL ödeme yapacaktır. Borçlu adına işleyen faizin yüzde 85’i yani 17 bin YTL terkin edilmiştir.

Taksitle ödeme yolunun tercih edilmesi halinde, borç asıllarına, başvurunun yapıldığı ayın sonuna kadar sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine göre hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının; on iki aya kadar taksitlendirmelerde yüzde 55’i silinecektir.

On iki aydan fazla yirmi dört aya kadar taksit tercihinde ise hesaplanan faizin yüzde 30’u silinecektir.

İlk taksitin ödeme yükümlülüğü, başvurunun yapıldığı ayı takip eden ayda başlar.

Af müracaatı sırasında da taksitle ödeme yolu seçilip daha sonra taksitlendirilen borcun kalan kısmının peşin ödenmek istenilmesi halinde, başlangıçta seçilen taksitlendirme süresine bağlı terkin oranı değiştirilmez. 1 Nisan 2008 tarihinden ödemenin yapıldığı tarihe kadar tahakkuk eden ve ödenmemiş olan aylık primler ile bu primlere uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı da ilk taksitle birlikte ödenir.

TAKSİT İHLALİNİZ ÜÇÜ GEÇMESİN

Bağ-Kur prim affından taksit yöntemi ile yararlanan sigortalılar bir takvim yılı içinde üç defadan fazla taksit ödemezlerse prim affı hükümlerinden yararlanamayacaklardır. Yapılandırma işlemleri bozulacaktır.

Öte yandan bir takvim yılında üç defaya kadar ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarını en geç son taksiti izleyen ayın sonuna kadar ödemezlerse yine af kapsamı dışında tutulacaklardır. Üç defaya kadar olan taksit ihlallerinde son taksit ödeme süresine kadar hesaplanan faizi ile birlikte ödemeleri halinde af hükümleri aynen geçerli olacaktır.

Son olarak şunu hatırlatmak istiyorum. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bugünlerde uygulanan prim affı bugüne kadar çıkarılmış en avantajlı bir af uygulamasıdır. Böyle bir düzenlemeden borçlu olan herkesin bunu bir fırsat bilerek mutlaka ve mutlaka yararlanmasını tavsiye ediyoruz. Böyle kapsamlı bir affın bir daha olabileceğini düşünemiyorum.

Prim affına son başvuru tarihi 28 Temmuz 2008 olup mümkün olduğu kadar son günü beklemeden başvurularınızı yapmanızı tavsiye ediyoruz.


Bankalar Kredi Kullananı SGK’ya Bildirecek!

Bankalar Kredi Kullananı SGK’ya Bildirecek!

SGK  29026 Tebliği 1 Ağustos’ta yürürlüğe girecek”
Ticari kredi haricinde kredi kullanan ücretli çalışanlar banka tarafından SGK’ya bildirilecek.
Kredi talebinde bulunan ücretli çalışan bankaya ücret bordrosunu verdikten sonra, banka ücret bordrosunda yazılı bilgileri SGK’ya iletecek.
Amaç; kayıt dışı yani sigortasız çalışan işçiyi tesbit etmek.
Bilindiği gibi ücret bordrosunda; işyeri sicil numarası, çalışanın sosyal güvenlik numarası, ücreti ve ücret dönemi gibi bilgiler var. Bu bilgiler bankaca SGK’ya bildirilecek. SGK aylık prim ve hizmet belgesi ile giriş bildirgesinde bulunan bilgileri kendisine bankaca bildirilen ücret bordrosundaki bilgilerle kıyaslıyarak kayıt dışı istihdam olup olmadığını belirleyecek.
Kredi kullananların yanısıra kredi kart talebinde bulunanlara da ait ücret bordrosu bilgileri yarından itibaren bankaca SGK’ ya iletilecek.
Çağdaş ve etkin yöntem başarılı olmasını dileriz.

Ahmet Metin Aysoy

http://www.alosgk.com/2014/07/bankalar-kredi-kullanani-sgkya-bildirecek/

Kocam Oğlumuza Kefil Olamaz Mı? / Şükrü Kızılot

kalemmali_Kocam Oğlumuza Kefil Olamaz Mı?

SORU: Oğlumuz banka kredisi kullanarak otomobil alacak. Kocam da kefil olacak.
Banka “Eşiniz de gelip kefaletinize rıza gösterecek” demiş. Bu keyfi bir uygulama mı yoksa yasal mı?
Sonay DEMİR- Bursa
YANIT: Keyfi değil, yasal bir zorunluluk.

Doktor muayenehanesi alımının KDV’si

SORU: İstanbul’da bir kısmı banka kredisi, bir kısmı da taksitle 2 milyon liraya bir daire aldım, 360 bin TL’de KDV ödedim.
Doktor olarak, dünyanın KDV’sini ödüyorum. Muayenehane olarak kullanacağım bu dairenin KDV’sini tahsil ettiğim KDV’den indirebilir miyim?
“İndirebilirsiniz” derseniz, dünyalar benim olacak.
Yusuf ERDOĞAN - İzmir
YANIT: Evet indirebilirsiniz. Bunun için o gayrimenkulü, serbest meslek defterinizin “amortisman listesi”ne kaydetmeniz gerekiyor.
Ayrıca her yıl 40 bin TL “amortisman giderini”, deftere kaydı izleyen yıldan itibaren de “banka kredi faizlerini” gider yazabilirsiniz.

Ben emekli olunca da babamdan aylık devam eder mi?

SORU: Bekâr bir kızım. SSK’lı olarak çalışıyorum. Ayrıca, ölen babamdan dolayı “Yetim aylığı” alıyorum. İleride emekli olduğumda, babamdan yine aylık alır mıyım?
Serpil TUNA- İstanbul
YANIT: Bekâr olduğunuz sürece babanızdan aylık alırsınız. Evlenince kesilir. Boşandığınızda tekrar bağlanır.

Kocasını öldüren kadına kocasından miras ve aylık var mı?

SORU: Bir tanıdığım, sürekli şiddet gördüğü kocasını, bir gün dayanamadı ve öldürdü. Kocası çok zengindi. Öldürdüğü kocasının mirasından yararlanır mı? Ayrıca kocasından dul aylığı bağlanır mı?
T. BİRBEN - Konya
YANIT: Medeni Kanun’un 578. maddesine göre; murisin kasten ve haksız yere öldürülmesi veya öldürülmeye teşebbüs edilmesi “mirastan yoksun bırakılma” nedenidir. 5510 sayılı Kanun’un 56/a maddesine göre, kocasından dul aylığı da bağlanmaz.

Hayali ihracatla ilgili hayali bir haber

DÜN bir gazetede, 200 milyon liralık hayali kot pantolon üretilip, Dubai’den hayali ihracatı ve vergi iadesi alınması ile ilgili, bir haber vardı.
Haberde özetle; bir tekstil firmasının, bir vergi profesörünün oğlunun Dubai’de bulunan şirketi aracılığıyla diğer ülkelere ihracat yapıldığı, oğlunun Türkiye’ye sahte pasaportla giriş çıkış yaptığı, kara para ve haksız vergi iadesi nedeniyle devlete 12 milyon lira vergi borcu olduğu, vergi hocasının da incelemeye alındığı belirtiliyordu.
“Hangi birini düzelteyim?” diye bir fıkra var. Haber de aynen öyle!
1. Ortada resmi makamlarca yapılmış veya yapılmakta olan bırakın 200 milyon lirayı 200 liralık dahi “hayali ihracat” iddiası, tespiti, soruşturması vs. yok. Hiçbir zaman da olmadı.
2. Ortada kara para ve haksız vergi iadesi ya da normal vergi iadesi gibi olay da yok. Böyle bir tespit hatta iddia dahi yok. Olmayan ihracat işlemlerine dayalı 12 milyon liralık vergi borcu da söz konusu değil.
 3. Sahte pasaportla Türkiye›ye giriş-çıkış yapıldığının belirlendiği iddiası da uydurulmuştur. Türkiye’ye giriş çıkışında en küçük bir engel olmayan birisi, niçin sahte pasaportla girsin?
4. Dubai’den hayali ihracat yapılarak, haksız olarak devletten vergi iadesi alınması da tamamen uydurmadır.
Mevzuatımızda, Dubai’den ya da başka ülkeden yapılan ihracat için Türkiye’nin vergi iadesi yapması diye bir olay veya uygulama yoktur.
5. “Vergi hocası da aynı dosyada incelemeye alındı” iddiasına gelince, bu da tamamen uydurma bir haberdir. İnceleme; bir ay içinde, incelemeye alınan ile karşılıklı “incelemeye başlama tutanağı” düzenlenmesi ile başlar. Böyle bir inceleme ve tutanak yoktur. Daha ötesi hiç bir zaman olmamıştır. Tamamen uydurmadır.
Yalan ve iftiralarla dolu haber nedeniyle, sorumlular hakkında suç duyurusu yapılması, maddi ve manevi tazminat davası açılması ile ilgili işlemler de başlatılmıştır.

Şükrü Kızılot

Kaynak: Hürriyet Gazetesi

Sigortalının anne-babası yoksulsa teste gerek yok


Sigortalının anne-babası yoksulsa teste gerek yok


 


Sigortalının anne ve babasının sağlık hizmetlerinden yararlanması için 'yoksul' olmaları gerek. Geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı tespit edilen anne-baba sağlık hizmetini sigortalı üzerinden alabilir. 

Gelir testi yaptırmayanlara yüksek prim borçlarının ortaya çıkması yüzünden pek çok kişi bu konuyu merak etmeye başladı. Test sağlık hizmetlerinden yararlanacakların ne kadar prim ödeyeceğini belirliyor.

ZORUNLULUK KİMİ KAPSAR? 

Türkiye’de yaşayan güvencesi olmayan herkes test yaptırmak zorunda. Yani 18 yaşından büyük herkesin gelir testi yaptırması gerekiyor. Ancak sigortalı bir kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişilere zorunlu değil. 

18 YAŞINI GEÇEN ÇOCUKLAR 

Sigortalının okula gitmeyen çocukları 18 yaşını, lisede eğitim görüyorsa 20 yaşını, yükseköğrenimdeyse 25 yaşını geçtiğinde bakmakla yükümlü olunan kişi statüsünden çıkıyorlar. 

ANNE-BABANIN STATÜSÜ NE?

Sigortalının anne ve babasının sigortalı üzerinden sağlık hizmetlerinden yararlanması için “yoksul” olmaları gerekiyor. 

BU KİŞİLERE TEST YOK

- Sigortalı olarak çalışanlar 
- İsteğe bağlı sigorta primi ödeyenler  
- SGK’dan emekli aylığı, malullük aylığı, dul ve yetim aylığı alanlar 
- Geçici köy korucuları 
- 65 yaş aylığı ve engelli aylığı alanlar 
- Yukarıda saydığımız kişilerin; eşleri, eğitim durumuna göre yaş şartını aşmamış ve bekar çocukları ve SGK tarafından geçimlerinin sigortalı tarafından sağlandığı belirlenen anne- babası. 

MEZUN OLAN TESTE GİRER 

Liseyi bitirip üniversite sınavı sonrası öğrencilik statüsünü kaybeden kişilerin gelir 
testi yaptırması gerekiyor. 

İŞSİZ OLANLARIN DURUMU

İşten çıkarılan ve işsizlik maaşı almaya hak kazanan bir babanın bakmakla yükümlü olduğu çocukları ve eşi de sağlık hizmetlerinden prim ödemeksizin yararlanabiliyor. Ancak sürenin sonunda hala iş bulamamışsa gelir testi yaptırmak zorunda.

Yüksek borç çıkma riski bulunuyor

Sağlık Gelir testi yaptırması gereken kişiler re’sen genel sağlık sigortalısı olarak tescil ediliyorlar. Bu kişiler kendilerine yapılan sigortalı tesciline ilişkin tebligat tarihinden itibaren bir ay içerisinde gelir testi yaptırmazlarsa gelirleri asgari ücretin iki katı olarak belirleniyor. Dolayısıyla bu kişilere her ay için 272,16 TL prim borcu yazılıyor. Ve bu prim borçları her ay birikiyor. 

Nereye başvurmalı

GELİR testi başvurusu ikametgahın bulunduğu il veya ilçedeki sosyal yardımlaşma vakıflarına yapılıyor. Test yapma görevini devlet bu kurumlara verdi. İkametgâh adresi neredeyse oraya en yakın vakfa başvurarak gelir testi yaptırılması şart...

Ne kadar prim ödenir

Evde kişi başına aylık gelir 378 liradan düşükse genel sağlık sigortası primi ödemesi gerekmiyor.  Aylık geliri 378 ile 1.134 lira arasında olanlar 45,36 TL, 1.134 ila 2.268 arasında olanlar 136,08 TL, 2.268 TL’den fazla olanlar da 272,16 TL ödeyecek.   

Gelir testine girmeyenin durumu ne?

Torba yasadaki yeni düzenlemeyle test yaptırmayanlara 3 ay hak tanınıyor. Aylık geliri 378 TL'den az çıkanın borcu siliniyor.Geliri 378 TL ve daha fazla olanların ise test sonrası belirlenen gelirleri üzerinden prim borcu tahakkuk ettirilecek. Gelir testine giren ve geriye dönük olarak borcu belirlenen kişiler, dört ay içerisinde SGK’ya başvurarak bu borçlarını gecikme zammı ve cezası olmadan taksitle ödeyebilecekler.

OKAN GÜRAY BÜLBÜL
ogbulbul@hotmail.com


http://www.aksam.com.tr/yazarlar/-okan-guray-bulbul/sigortalinin-annebabasi-yoksulsa-teste-gerek-yok/haber-328400

Üstüne Kuş Konduran Özelge!

Üstüne Kuş Konduran Özelge!


Türkçede çok güzel bir deyim var, “Üstüne kuş kondurmak” diye. Çoğunlukla olağanüstü, o ana kadar görülmemiş bir şey yapılan durumlarda kullanılıyor. İşte bugünkü yazımız tam da bu deyime uygun bir içerik taşıyor. Ama bir farkla! Kimilerinin “üstüne kuş kondurduğunu” düşündüğü durum, bize göre, tersi bir deyimle açıklarsak; “üstüne tuz biber ekilen” yani kusuru artıran bir sonuca yol açıyor. 
Gelelim olaya. Konu, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yeni bir özelgesiyle ilgili. 
Özelge bilindiği gibi “bir konudaki görüşü ve yapılması gereken uygulamayı bildiren yazı” anlamına geliyor. Anımsanabileceği gibi, daha önce bu satırlarda önemli örneklerine yer verdik ve özellikle kanuna aykırı özelgeler konusuna dikkat çekmeye çalıştık. 
6009 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 2010 yılından beri ise, “özelgeler artık özel değil” diye belirttik. Anılan kanun ile yapılan düzenlemeler sonrasında, vergi inceleme elemanları özelgelere uymak, rapor değerlendirme komisyonları da özelgeleri dikkate almak zorunda. 
Böyle olunca, özelgeler hukuki yaptırımı ve önemi daha güçlü belgeler haline geliyor. Gelir İdaresi Başkanlığı’nda bir ekip tarafından hazırlanıyor ve uygulamayı şekillendiriyor. Ancak özelgeler, kesinlikle kanuna aykırı olmamak ve kanunun önüne geçmemek zorunda. 
Eğer özelge kanunun önüne geçerse, yasama yetkisi Gelir İdaresi bürokratlarına devredilmiş olur, kanun anlamsızlaşır. Bu açıdan değerlendirildiğinde özelgelerin kanuna uyumlu olması gereği bir kere daha gözler önüne çıkar.

Çelişki denizi 
Gelelim bu konuda son yaşanan örneğe. Gelir İdaresi Başkanlığı 2 Nisan 2014 tarihinde verdiği 725 sayılı özelgesinde, işverenlerce ödenen şahıs sigorta primlerinin, işverenler tarafından doğrudan giderleştirilemeyeceği, ücret olarak kabul edilip giderleştirilebileceği, yani üzerinden ücret stopajı yapıldıktan sonra gider olarak dikkate alınabileceğini belirtiyor. 
Oysa ki Gelir Vergisi Kanunu’nun indirilebilecek giderleri düzenleyen 40. maddesinin 2 numaralı bendinde, hizmetli işçilerin, sigorta primlerinin gider olarak dikkate alınabileceği belirtilmiş. Bunun tek şartı olarak da bu primlerin geri alınmamak üzere Türkiye’de kain sigorta şirketlerine ödenmiş olması istenmiş. 
Yani; kanun çok net ve yalın: Çalışanlar için işverenler tarafından ödenen sigorta primleri, sigorta şirketinin Türkiye’de olması ve ödenen primlerin geri alınmaması şartıyla gider yazılabilir.

Açık yetki aşımı… 
Oysa görüyoruz ki, özelge bu hükmü dikkate almıyor. Ödenen sigorta primlerinin ücret olarak kabul edilmesini ve ücret olarak vergilendirildikten sonra gider olarak dikkate alınmasını istiyor. 
Anlaşılabileceği gibi ilgili özelge de kanuna aykırı örneklerden biri. Kanun sigorta şirketlerine ödenen primlerin gider yazılacağını söylerken özelge bu hükmün uygulanmasını engelliyor. Yani özelge, kanun koyucunun iradesinin önüne geçiyor. Yani bürokrasi yasama görevini üstleniyor. İşte bunun önüne geçmemiz ve kanun koyucunun iradesinin bürokrasi ile engellenmesini önlememiz lazım. 

SOSYAL GÜVENLİK
 İhbar Tazminatı Ne Zaman Ödenir?

Çalışanlar, iş sözleşmesi sona erdirildiğinde ihbar tazminatı veya ihbar süresinde günde iki saat iş arama izni kullanma hakkına sahip olur. İş Kanunu’nda ise, işverenin işçinin ihbar sürelerine ait ücretini peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshedebileceği belirtilir. Ancak, bu durumda da bildirim süresi, işçinin çalıştığı sürenin hesabında göz önünde tutulur.
Yargıtay ise, işverenin ilgili bildirimiyle akdin derhal sona ereceği görüşünde. Yargıtay’ın bu görüşü, bildirim süresinin hesaba katılmaması, bu süre içinde kazanılacak ikramiye, kıdem tazminatı, toplusözleşme zammı, yıllık ücretli izin gibi haklardan işçinin yoksun bırakılması ve böylece sadece işverene tanınan bir seçeneğin işçinin zararına kullanılması sonucuna yol açar.
Bu durum doğal ki, “işçinin korunması ilkesi”yle bağdaşmaz. Yargıtay da son zamanlarda verdiği bazı kararlarda, bildirim süresine ilişkin ücretin peşin ödenmesi halinde işçinin bu süredeki haklarının da tanınmasıyla derhal işten çıkarılabileceği görüşünü kabul eti. İhbar tazminatına esas olacak ücretin hesabında ise, ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün sözleşmeden ve kanundan doğan menfaatların da göz önünde tutulması gerekir.
Bildirim süresini beklemeksizin işçinin iş sözleşmesinin sona erdirilmesi durumunda, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte işçi ihbar tazminatına hak kazanır ve derhal ödenmesi gerekir. Yani diğer bir deyişle ihbar tazminatının senetle, çekle veya vade ile ödenmesi uygulaması yoktur.

SORU- CEVAP
Öğrenim Yardımından SGK Primi Kesilir?

Şirketimiz, çalışanlarının
okuyan çocukları için, bordrolara koyarak yarım asgari ücret öğrenim yardımı verecek. Bu ödemeden SGK primi kesilir mi? Ali Ekber Candan

Sigortalılara öğrenim gören çocukları nedeniyle ödenen eğitim ve öğretim yardımından sigorta primi kesintisi yapılır. Ayrıca vergi kesintisine de tabi tutulur.

Sorularınız için malicozum@ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek cevaplanacaktır.  

Yahya Arıkan

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/100223/Ustune_Kus_Konduran_Ozelge_.html#

POS Giderlerinde Yapılan Hata ve Muhasebeleştirilmesi

 

POS Giderlerinde Yapılan Hata ve Muhasebeleştirilmesi



Soru: POS Giderlerinin Muhasebeleştirilmesi Nasıldır?

 

Cevap:Kredi kartı ile yapılan satışlarda ödenen komisyon bedellerinin 653 Komisyon Giderleri yada 780 Finansman Giderleri hesabında takip edildiği görülmüştür.

 

Tek düzen hesap planında 65 DİĞER FAALİYETLERDEN OLAĞAN GİDER VE ZARARLAR hesap grubu şöyle açıklanmaktadır; “işletmenin esas faaliyetleri dışında kalan olağan faaliyetlerle ilgili gider ve zararları içerir”.  Kredi kartı ile yapılan satışlar işletmenin esas faaliyeti dışında değil, bilakis esas faaliyetin neticesi sonucu doğmuştur. Dolayısıyla kredi kartı için ödenen komisyon giderlerinin 653 Komisyon Giderleri hesabında takip edilmesi doğru bir uygulama değildir.

 

Kredi kartı ile yapılan satışlar neticesinde ödenen komisyon giderlerinin 780 Finansman Giderleri hesabında da izlenmesi ve bu şekilde gelir tablosuna aktarılması doğru değildir. Zira, bu bir YABANCI KAYNAK GİRİŞİ SONUCU  doğmuş finansman gideri değildir.

 

Kredi kartı ile yapılan satışlar için ödenen komisyonlar bir nevi satış gideridir. Bir başka deyişle satıcının o ürünü satmak için katlandığı bir giderdir. Dolayısıyla 760 PAZARLAMA SATIŞ VE DAĞITIM GİDERLERİ hesabında takip edilmesi tek düzen hesap planı uygulaması açısından en doğrusu olacaktır.

 

Uygulama: ABC A.Ş. Ağustos 2014 dönemine ait banka ekstrelerini girerken 1000 TL’lik POS Komisyon Giderinin olduğunu tespit etmiştir.

 

--------------------------------------------/----------------------------------------------

760 PAZ.SAT.DAĞ.GİD.   1.000,00

 

102 BANKALAR  1.000,00

POS Komisyon Giderleri

---------------------------------------------------------------------------------------------

Koray ATEŞ
E. Öğretim Görevlisi
korayates@muhasebetr.com


Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

Akıllı Yazar Kasa Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Akıllı Yazar Kasa Hakkında Bilinmesi Gerekenler

1- Akıllı Yazar Kasa Nedir ?

Gelir İdaresi Başkanlığının 21.03.2012 tarihli yayınladığı '' yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar teknik kılavuzu ''ve Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunla İlgili Genel Tebliğ(Seri No: 69)  ile Gelir İdaresi Başkanlığı kamuoyunu bu konuda bilgilendirmiş ve internet bağlantılı yeni nesil ÖKC kullanılması zorunluluğunu açıklamıştır. İşte bu doğrultuda akıllı yazarkasalar; çoklu ortak pos kombinasyonu entegre edilmiş IP tabanlı iletişim yapısı sayesinde sürekli olarak Maliye Bakanlığı ve bankalar ile veri alışverişi sunan yeni nesil ödeme kaydedici cihaz olarak ortaya çıkmıştır.

İşçinin yıllık izninde resmi tatiller sayılmaz

İşçinin yıllık izninde resmi tatiller sayılmaz

Yıllık izin süresine hafta tatili ve bayram tatili günleri dahil edilir mi? A.K./İstanbul

İş Kanunu'na göre, yıllık izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden

Hangi SSK borçları silinecek?

Hangi SSK borçları silinecek?
Torba Kanun ile sigortalıların mağduriyetleri giderilmeye çalışılmakta ve ciddi şikâyet ve eleştiri konusu olan çeşitli borçlara ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır. Ayrıca sigortalıların borçlarında yapılan düzenlemelere ek olarak işverenlerin de borçları düzenlemeye gidilerek asıllara bağlı gecikme zammı ve faizinin tahsilinden vazgeçilmektedir.


- 65 yaş aylığı borçları kaldırılıyor

65 yaş aylığına ilişkin olarak çok sayıda şikâyet ve soru gelmektedir. Kişilerin aylıkları kesilmekte, borç, ceza ve faiz işlemekte ve ciddi mağduriyetler yaşanmaktadır. Torba Kanunda bu görmezden gelinmemiş ve mağduriyetin önüne geçmesi planlanmıştır. Buna göre;

Torba ile birlikte Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar yersiz ödenen ve geri alınması gereken aylıklar ile bunlardan doğan ceza ve faizler terkin edilecek, kişiler hakkında herhangi bir adli, idari ve icrai takibat yapılmayacaktır. Yersiz ödemeler kapsamında maddenin yürürlüğe girmesinden önce idare tarafından yapılan tahsilatlar, kişilere iade edilmeyecektir.


- Genel Sağlık Sigortası borçları  

Torbada yer alan hükme göre 5510 sayılı Kanunun Genel sağlık sigortalısı sayılanlar başlıklı 60/(g) bendi kapsamında genel sağlık sigortası tescili yapılmış olup da gelir testine hiç başvurmayanlardan, maddenin yayımını takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde gelir testine başvuran kişilerin genel sağlık sigortası primleri yapılan gelir testi sonucuna göre tescil başlangıç tarihinden itibaren tahakkuk ettirilecek.

Söz konusu kapsamda genel sağlık sigortası tescili yapılmış olanlardan;

Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce gelir testi yaptırmış olmakla birlikte gelir düzeyleri asgari ücretin iki katından daha düşük olarak tespit edilmiş olanların, bu tespit öncesinde genel sağlık sigortası primi ödenmemiş olan süreleri hakkında da gelir testi sonucu bulunan tutarlar esas alınarak yukarıda yer alan düzenlemenin uygulanacağı; Ancak, maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödemiş oldukları genel sağlık sigortası primi ile gecikme cezası ve gecikme zammı tutarlarının geri iade edilmeyeceği belirtilmektedir.

- Madencilerin borçları

Soma’daki maden kazasında ölen işçilerin eş ya da çocuklarından birisi, eşi veya çocuğu yoksa kardeşlerinden birisi olmak üzere, toplam bir kişiye istihdam sağlanacak, 13 Mayıs 2014 tarihinde kazada ölen işçilerin SGK’ ya olan bütün borçları silinecek ve ölüm geliri bağlanan hak sahiplerine prim ödeme şartı aranmaksızın ölüm aylığı bağlanacak ve anne ve babaya gelir ve aylık bağlanırken muhtaçlık şartı aranmayacaktır.

- İşveren borçları

506 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkarılan işyerlerine ilişkin olup işyerine ait borcun tamamının ödeme süresi 31.12.2013 veya önceki bir tarihe ilişkin olduğu halde ödenmemiş;

- Sigorta primi,

- İşsizlik sigortası primi,

- Sosyal güvenlik destek primi ve

- İdari para cezası ile

- Özel kanunlardaki hükme istinaden Kurumca 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilen eğitime katkı payı, özel işlem vergisi ve damga vergisi borçlarından,

borç türü bazında borç asılları toplamı 100 TL’ yi aşmayan asli alacakların ve tutarına bakılmaksızın bu asıllara bağlı gecikme cezası, gecikme zammı gibi fer’i alacakların tahsilinden vazgeçilecektir. 

RESUL KURT / STAR

1 Ekim 2008 tarihinden sonra basın çalışanlarında 3.600 gün şartı aranır mı?

1 Ekim 2008 tarihinden sonra basın çalışanlarında 3.600 gün şartı aranır mı?

2013/26 sayılı SGK Genelgesi gereği 2008 yılı Ekim ayı başından önce itibari hizmete tabi bu tarihten sonra fiili hizmet zammı kapsamında çalışması bulunan sigortalıların toplam itibari/fiili hizmet sürelerinin 3.600 günün altında olması halinde, 2008 yılı Ekim ayı başına kadar 506 sayılı Kanunun mülga ek 5'inci maddesi kapsamında geçen itibari hizmet süreleri, sigortalılık süresine eklenecek ve yaş hadlerinden indirilecektir.
Bunların 2008 yılı Ekim ayı başından sonra geçen fiili hizmet süreleri sadece prim gün sayılarına ilave edilecek ancak, emeklilik yaş hadlerinden indirim yapılmayacaktır.
Örnek: Özel sektör basın işyerinde 01.10.2008-31.12.2016 tarihleri arasında toplam 2.950 gün hizmeti bulunan sigortalının prim ödeme gün sayısına ilavede, bu işyerinde herhangi bir süre çalışma şartı aranmadığından güne yapılacak ilave; 2.950 x 90 / 360 = 738 gündür. Sigortalının emeklilik yaş haddinden indirim yapılması için en az 3.600 gün fiili hizmet süresi zammına tabi çalışması gerekmektedir. Sigortalı 2.950 gün çalıştığından emeklilik yaş haddinden indirim yapılmayacaktır.
NE ZAMAN EMEKLİ OLABİLİRİM?
>Hamdi D.
25.11.1966 doğumluyum. 01.04.1988 tarihli Sigorta girişim ve 7.595 günüm var. Askerliğimi 1990-1992 yılları arasında yaptım. Basında fiili hizmet zammı için 660 gün borçlandım ve ödedim. Ne zaman emekli olabilirim?
CEVAP: 01.04.1988 tarihli Sigorta girişiniz ve 7.655 gününüz var. 25 yıl, 50 yaş ve 5.375 günle emekli olabilirsiniz. 25 yılınız ve günüz dolmuş. 50 yaşınızın dolduğu 25.11.2016 tarihinde emeklilik müracaatı yapabilirsiniz. Basında 3.600 gününüz olmadığı için, emeklilik yaşınızdan düşülmüyor. Basında sadece 1.041 gününüz var. 2013/26 sayılı Genelge gereği 1.041 x ¼ = 260 gün Fiili Hizmet Zammı emeklilik gününüze ilave ediliyor. Ama emeklilik yaşınızdan düşülmüyor.
>Fadime O.
27.05.1972 doğumlu bayanım. 13.12.2006 tarihli Sigorta girişim ve 384 günüm var. 12.10.2010 tarihi itibariyle Tarım BAĞ-KUR’u ödüyorum. Tarım BAĞ-KUR’u ile devam etmemiz mi yoksa SSK’ya dönmemiz mi avantajlı olur? Şimdiden teşekkür ederim.
CEVAP: 13.12.2006 tarihli Sigorta girişiniz ve 4/a, 4/b mevzuatına göre ödenmiş toplam 1.674 gününüz var. BAĞ-KUR’a prim ödemeye devam ederseniz; 60 yaşınızda, 5.400 günle BAĞ-KUR’dan kısmi emekli aylığı alabilirsiniz.
SSK’dan 58 yaş, 25 yıl ve 4.500 günle emekli olabilirsiniz. 25 yılınız 13.12.2031 yılında doluyor. Bunun için BAĞ-KUR’dan daha erken emekli olursunuz.
Burhan N.
20.04.1960 doğumluyum. 01.10.1978 tarihli Sigorta başlangıcım var. 1996 sonunda 4.210 gün sigortalı işten ayrıldım ve Şirket ortağı oldum. 5.000 gün 4/a ve 4.000 gün civarında 4/b hizmetim var. 20 ay askerlik yaptım. Şu anda sigortalı çalışıyorum. Nasıl emekli olabilirim? Saygılarımla.
CEVAP: 01.10.1978 tarihli Sigorta girişiniz ve 4/a, 4/b mevzuatına göre ödenmiş toplam 9.257 gününüz var. 25 yıl, 44 yaş ve 5.000 günle emekli olabilirsiniz. Tüm şartlar tahakkuk etmiş. BAĞ-KUR’dan sonra SSK'ya 936 gün prim ödemişsiniz. 324 gün daha öderseniz, 1.260 güne tamamlayarak Sigorta'dan emekli olursunuz.

LÜTFİ KÖKSAL / TÜRKİYE

Mali Tatil Dönemine Ait Eksiklerinizi Bugün Tamamlayın

 Mali Tatil Dönemine Ait Eksiklerinizi Bugün Tamamlayın


5604 sayılı Kanunun 1. maddesinde “Her yıl temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) malî tatil uygulanır. Haziran ayının son gününün tatil günü olması halinde, malî tatil, temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden başlar.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.

2014 yılında Mali Tatil uygulama dönemi  01.07.2014 – 20.07.2014 tarihleri arasında idi.

Özel maliyet bedeli–vergilemede özellikli durumlar

Özel maliyet bedeli–vergilemede özellikli durumlar
 Geçen hafta yazımızda, kiralanmış gayrimenkullerde özel maliyet bedeli ve vergileme konusu genel uygulama olarak ele alınmıştı. Bu gün yazımızda özel maliyet bedeli konusunda vergileme ile ilgili özellik arz eden bazı konuları ele alacağız. Bilindiği gibi, Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 272’nci maddesine göre, gayrimenkulü genişletmek veya iktisadi kıymetlerini devamlı olarak artırmak amacıyla yapılan giderler, gayrimenkulün maliyet bedeline eklenir. Belirtilen nitelikteki giderler, kira ile tutulan gayrimenkullerde, kiracı tarafından yapıldığında, özel maliyet bedeli olarak aktifl eştirilir ve kira süresine bağlı olarak itfa edilmek suretiyle gider yazılır. 


Özel maliyet bedeli ve kiraya veren yönünden vergileme durumu 

● Gelir ve kurumlar vergisi Gelir Vergisi Kanunu’nun 72’nci maddesinde, kiracı tarafından gayrimenkule eklenen kıymetlerin, kira müddetinin sonunda bedelsiz olarak kiralayana devrolunması halinde, anılan kıymetlerin bu tarihte aynen tahsil edilmiş kira hükmünde olduğu belirtilmiştir. Kiralayana yapılan ilave değerlerin devrinin düşük bir bedel karşılığında yapıldığı hallerde, devir bedeli ile emsal bedeli arasındaki fark olması durumunda ,aradaki fark aynı şekilde değerlendirilir. 

Başlangıçta, sözleşme ile belirlenen kira süresinin sonradan uzatılması halinde, irat sahibi fiilen tasarruf imkânına kavuşmamakla birlikte, yapılan ilâve kıymetler başlangıçta tespit edilen kira süresinin dolduğu tarihte aynen tahsil edilmiş kabul edilmektedir. Danıştay Dördüncü Daire’nin konu ile ilgili kararları da bu yöndedir. 


Kiracı tarafından, kira süresinin sonunda bedelsiz olarak veya düşük bedelle mal sahibine devredilen kıymetler 

Kiracı tarafından, gayrimenkulü genişletecek veya iktisadi değerlerini devamlı şekilde artıracak şekilde gayrimenkule ilave edilen kıymetler, kira süresinin sonunda, bedelsiz olarak kiralayana devir olunduğunda mezkûr kıymetler kiracı tarafından bu tarihte aynen tahsil edilmiş kira bedeli sayılır. Devir karşılığında bir bedel ödendiği ve bu bedel, kıymetlerin emsal bedelinden düşük olduğunda, aradaki fark, keza aynen tahsil edilmiş kira hükmündedir. Örneğin, beş yıl süre ile kiralanan kalorifersiz bir gayrimenkule kalorifer ve doğal gaz tesisatı yaptırılması halinde ilave edilen kıymetin beş yıllık kira süresi sonunda kiralayana bedelsiz veya düşük bedelle tesliminde kiralayan için bir gelir doğup doğmadığını irdelemek gerekir. 


● Kiracı beşinci yılın sonunda gayrimenkulü boşaltmış, kat kaloriferi ve doğal gaz tesisatını bedelsiz olarak mal sahibine devretmişse devir tarihi itibariyle, emsal bedelinin, takdir komisyonuna takdir ettirilmesi ve bulunacak değerin o dönem kira gelirine dahil edilmesi gerekir. Değerin 10 bin lira olarak takdir edildiği kabul edilirse, bu bedelin, bir taraftan dönem kira gelirine dahil edilmesi; öte yandan ,gayrimenkul maliyetinin bir unsuru olarak devir alındığı tarihten itibaren, amortismana tabi tutulması gerekir. 


● Kat kaloriferi ve doğal gaz tesisatı şeklindeki ilâve kıymetin devir karşılığında mal sahibi kiracıya 10 bin lira ödemişse; bu durumda tahsil edilmiş bir kira gelirinden söz edilemez. Ancak, 10 bin liralık bedel, binanın maliyetine maliyet unsuru olarak eklenmek suretiyle, gene amortismana tabi tutulabilecektir. 


● Devir dolayısı ile kiracıya, örneğin 5000 lira ödenmiş ise, on bin liralık bedel ile aradaki fark ilgili dönemde aynen tahsil edilen kira bedeli olarak kira bedeline eklenir. Kiraya verilen binanın maliyetine eklenen on bin lira ile birlikte oluşan yeni maliyet üzerinden amortisman ayrılır. 


Kiracı ve kiralayanın ticari, zirai ve mesleki kazanç sahibi olmaları veya olmamaları ya da kurumlar vergisi mükellefi olmaları halinde, ayın olarak tahsil olunan kira bedelinin gelir/ kurumlar vergisi yönünden vergilendirilmesinde farklı durumlar ortaya çıkmaktadır. Katma Değer Vergisi Kanunu uygulaması yönünden de farklılıklar bulunmaktadır. 


Gayrimenkul sermaye iradı sahibi gerçek kişiler 

Hem kiracının hem de kiralayanın (mal sahibi) ticari, zirai faaliyet veya serbest meslek faaliyeti bulunmaması ve kiralamanın bu çerçevede yapılmamış olması halinde, kiracı tarafından bedelsiz veya düşük bedelle kiralayana bırakılan iktisadi kıymetin değerinin takdir komisyonunca takdir edilmesi, takdir edilen bedelin kiralayan tarafından gayrimenkul sermaye iradı olarak ilgili yıl geliri olarak beyan edilmesi gerekir. 


Kiralanan gayrimenkullerin iktisadi işletme aktifine dahil olması 

Kiralanan şeyin iktisadi bir işletmenin aktifine kayıtlı olması ve kiracının gerçek usule tabi ticari kazanç sahibi (veya kurum) olması halinde kiralayana ayın şeklinde bedelsiz olarak bırakılan şeyin emsal bedeli üzerinden kiralayanın kiracı adına fatura düzenlemesi ve katma değer vergisi hesaplaması gerekir. Kiralayan söz konusu bedeli kira geliri olarak kaydedecek, hesaplanan KDV’ni de beyan edecektir. Kiracı ise ödediği katma değer vergisini indirim konusu edecek olup, faturada gösterilen emsal bedeli kayıtlarında gider olarak göstermeyecektir. Çünkü söz konusu bedel, kiracı tarafından amortisman yoluyla veya doğrudan gider olarak daha önce değerlendirilmiştir. 

Bu gibi durumlarda faturanın kiracı tarafından düzenlenmesi gerektiği şeklinde görüşler bulunmaktadır. Ancak, hem kiracı hem de kiralayanın iktisadi işletme yada kurum olmaları halinde kiralayanın kiralama işlemi, kiracının ise özel maliyet bedeli niteliğinde, bedelsiz iktisadi kıymet teslimi işlemi dolayısıyla fatura düzenlemesi gereği doğmaktadır. 


Kiracı tarafından kiralayana bedelsiz veya düşük bedelle devredilen tesislerin bedelleri stopaja tabi midir? 

Söz konusu tesisatın bedellerinin ayni ödeme olması nedeniyle, GVK’nın 94’üncü maddesi uyarınca stopaja tabi olmaması gerektiği öne sürülmektedir. Bu görüşe göre, Gelir Vergisi Kanunu’nun 72’nci maddesinde, kiracı tarafından gayrimenkulü genişletecek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artıracak şekilde gayrimenkule ilave edilen kıymetlerin kira müddetinin sonunda bedelsiz olarak (veya düşük bedelle) kiralayana devir olunması halinde bu kıymetin (düşük bedelle devir halinde aradaki farkın), aynen,tahsil edilmiş kira hükmünde olduğu hükme bağlanmıştır. Kanuni ifadesiyle burada da bir ayni ödeme bulunmakla beraber, stopaj yapılması söz konusu olamaz. Stopaj istihkak sahibine yapılacak ödemenin bir kısmının vergi olarak alıkonarak, onun hesabına vergi dairesine yatırılmasını ifade eder. Gayrimenkulü genişletecek veya kıymetini artıracak şekilde kiracı tarafından yapılmış olup mal sahibine devredilen tesislerin ise “bir kısmının alıkonması” mümkün değildir. Verginin buna ayrıca ilave edileceği şeklindeki bir düşünüş ise, olayın yapısına uymaz; fiktif, gerçek olmayan vergilemeye yol açar. Bu nedenle kiracının yaptığı değer artırıcı tesislerin mal sahibine devrinin stopaja yol açacağı mümkün sayılmamak gerekir. 

Diğer görüşe göre, kiralanan gayrimenkulün değerinde artış yaratan ,kiracının yaptığı tesisatın süre sonunda, kiracıya devrinde, devir tarihi itibariyle, kiralayan tarafından ayın olarak tahsil edilmiş kira bedeli tahsili söz konusu olacak, kiracının kayıtlarında hesaben ödeme olarak yer alacak bu ödemeler üzerinden %20 oranında, kira stopajı yapılması gerekecektir. Gelir idaresince verilen özelgelerde bu yönde görüşlere yer verilmiştir. Ticari, mesleki ve zirai faaliyetleri nedeniyle mükellef olan ve defter tutanlara yapılan ödemelerden dolayı gelir vergisi stopajı yapılması söz konusu değildir. 


Katma değer vergisi 

Kiracını değer artırıcı nitelikteki özel maliyet bedelleri, kiracı işletmelerin aktifl erinde kayıtlı iktisadi kıymetlerdir. İşletmeler bu kıymetleri kira süresi sonunda kiralayana devrettiklerinde KDV hesaplamaları gerekmektedir.. Çünkü bu işlem, işletme faaliyeti çerçevesinde yapılan bir teslimdir. Kiracı, özel maliyet bedeli konusu iktisadi kıymeti kiralayana devrettiğinde fatura düzenleyecek ve KDV hesaplayacaktır. Bedel karşılığında yapılan devirlerde söz konusu bedel kiracı için gelir olacaktır. Devir işleminin bedelsiz gerçekleşmesi durumunda, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 27 ve VUK’un 267. maddeleri uyarınca, devir olunan iktisadi kıymetin emsal bedelinin tespiti gerekecektir. Bu kıymetlerin emsal bedelinden düşük devredilmesi durumunda ise emsal bedeli ile devir bedeli arasındaki fark bedelsiz devir sayılır. 

Kiracıya bedelsiz olarak devredilen iktisadi kıymetin emsal bedeli KDV ve gelir vergisi stopajı öncesi net değer olacak ve bu vergilerin hesabında brütleştirme yoluna gidilecektir.

AKİF AKARCA / DR.MEHMET ŞAFAK / DÜNYA

Bankalar tüketicilerden 60 çeşit kesinti yapıyor

Bankalar tüketicilerden 60 çeşit kesinti yapıyor

Ban­ka­lar va­tan­daş­tan de­ği­şik isim­ler al­tın­da ke­sin­ti ya­pı­yor. TÜ­DER Ge­nel Baş­ka­nı Ağa­oğ­lu, "Ban­ka­lar, 60'ın üze­rin­de ka­lem­de tü­ke­ti­ci­den ke­sin­ti yap­ma­yı sür­dü­rü­yor" de­di

Bankalar tüketicilerden 60 çeşit kesinti yapıyor

 

 

Tüketiciler Derneği (TÜDER) Genel Başkanı Aydın Ağaoğlu, yeni Tüketici Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ve bankaların tüketicilerden alabileceği ücretlerle ilgili sınırlamalar getirilmesine rağmen bazılarının halen hukuk dışı işlemlere devam ettiğini ifade etti.

 

Kimi bankaların, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’na sığınarak haksız kazanç elde ettiğini kaydeden Ağaoğlu, belirlenen faizler dışında tüketicilerden herhangi bir isim altında ücret tahsil edilmesinin, Tüketici Kanunu’nun ihlali olduğunu anlattı.

 

BDDK oranları açıklamadı

 

Bankalara halen bir tüketicinin en basit bir işlem için bile borçlandırıldığını vurgulayan Ağaoğlu, şöyle devam etti: "Bankalar, 'Deli Dumrul vergileri' şeklinde nitelendirilecek ölçüde 60'ın üzerinde kalemde tüketiciden kesinti yapmayı sürdürüyor.”

 

Bu arada yeni Tüketici Kanunu kapsamında BDDK’nın belirlemesi gereken bankaların alacağı komisyon, aidat ve masraflara yönelik ücretler açıklanmadı.

 

Tüketicinin ruhu duymuyor

 

Kre­di tak­si­di­ni er­ken öde­yen­den, kre­di fa­iz in­di­ri­mi yap­tı­ran­dan, öde­me pla­nı de­ği­şik­li­ği­ne gi­den­ler­den üc­ret alın­dı­ğı­na dik­kat çe­ken Ağao­ğlu, "Kart ye­ni­le­me, sö­zün ih­la­li, sa­nal kart, he­sap öze­ti, ar­şiv araş­tır­ma­sı, de­kont, ki­ra­lık ka­sa zi­ya­re­ti, he­sap yıl­lık ba­kı­mı, şif­re gön­de­ri­mi, 'Bor­cu yok­tur' ya­zı­sı, re­hin kal­dır­ma, iş­lem­siz­lik, kre­di ka­pat­ma gi­bi bir­çok ke­sin­ti ya­pı­lı­yor. Tü­ke­ti­ci­ler, bun­la­rın önem­li bö­lü­mün­den ha­ber­dar bi­le de­ğil" de­di.

BUGÜN

Blog Arşivi