25 Nisan 2015 Cumartesi

Adi ortaklık payının kısmi bölünme işlemine konu edilip edilmeyeceği hk.

Adi ortaklık payının kısmi bölünme işlemine konu edilip edilmeyeceği hk.
Kurumlar Vergisi (25.04.2014 tarih ve 1210 sayılı özelge)
Şirket aktifinde en az iki tam yıl süreyle tutulan ve iştirak hissesi kapsamında bulunan adi ortaklık payının tamamının Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 19. maddesinde yer alan şartların sağlanması kaydıyla kısmi bölünme işlemine konu edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Diğer taraftan Şirketin aktifinde kayıtlı bulunan iştirak hissesi kapsamındaki adi ortaklık paylarının kısım kısım devrinin, söz konusu madde hükmü kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
 

BaşlıkAdi ortaklık payının kısmi bölünme işlemine konu edilip edilmeyeceği hk.
Tarih25/04/2014
Sayı62030549-125[19-2013/265]-1210
Kapsam 
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
 

Sayı:62030549-125[19-2013/265]-121025/04/2014
Konu:Adi ortaklık payının kısmi bölünme işlemine konu edilip edilmeyeceği. 
     
 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, ......... tarafından açılan ihalede ............ Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı işine ortak girişim olarak ........ tarihinde teklif verildiği, iş kapsamında kurulan .........Adi Ortaklığında %50 iştirak payınızın bulunduğu belirtilerek iştirak payınızın bir kısmının veya tamamının Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinde belirtilen kısmi bölünme hükümleri çerçevesinde devrinin mümkün olup olmadığı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Devir, Bölünme, Hisse Değişimi" başlıklı 19 uncu maddesinde;
            "3) Aşağıdaki işlemler bölünme veya hisse değişimi hükmündedir:
            ...
  1. b) Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye'deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.
            ...
            (4) Bu maddeye göre yapılacak bölünmelerde aktifi ve pasifi düzenleyici hesaplar, ilgili olduğu aktif veya pasif hesapla birlikte devrolunur..." hükmü yer almaktadır.
Kısmi bölünme işlemine taşınmazlar, iştirak hisseleri ile üretim ve hizmet işletmeleri konu edilebilecektir.
Diğer taraftan, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "5.6.2.2.2. İştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri" başlıklı bölümünde;
            "Maddede yer alan "iştirak hisseleri" deyimi, menkul değerler portföyüne dahil hisse senetleri ile ortaklık paylarını ifade etmektedir.
            Bunlar,
            -Anonim şirketlerin ortaklık payları veya hisse senetleri (Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım ortaklıkları hisse senetleri dahil),
            -Limited şirketlere ait iştirak payları,
            -Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komanditer ortaklarına ait ortaklık payları,
            -İş ortaklıkları ile adi ortaklıklara ait ortaklık payları,
            -Kooperatiflere ait ortaklık payları
            olarak sıralanabilir..." açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, Şirketinizin aktifinde en az iki tam yıl süreyle tutulan ve iştirak hissesi kapsamında bulunan adi ortaklık payının tamamının Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinde yer alan şartların sağlanması kaydıyla kısmi bölünme işlemine konu edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Diğer taraftan Şirketinizin aktifinde kayıtlı bulunan iştirak hissesi kapsamındaki adi ortaklık paylarının kısım kısım devrinin, söz konusu madde hükmü kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
 

  • Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
  • İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
  • Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır. 

Kıdem tazminatı için icraya gidenler yüzde 40 daha fazla para alır

 Kıdem tazminatı için icraya gidenler yüzde 40 daha fazla para alır
Ali Bey, 8 yıldır bir iş yerinde çalışıyorum ve SSK'lı ilk girişim 1993 olduğundan, SSK'dan "kıdem tazminatı alabilir" yazısı alıp işverene verdim. Kendisi bana para ödemeyeceğini söyledi. Ne yapmalıyım? (İsmi saklı)  
Sayın okurum, öncelikle SGK' dan aldığınız belgeyi işverene vermişsiniz ama verdiğinizi kanıtlayacak belgeniz var mı? Zira yargıya başvurduğunuzda işveren "Bana böyle bir belge vermedi" derse ne yapacaksınız? İşte bu durumda işinizi noter aracılığıyla işverene göndereceğiniz ihtarname ile bırakmanızı tavsiye ederim.
İHTARNAME GÖNDERİN
Şimdi veya ne zaman işi bırakmak istiyorsanız aşağıdaki gibi bir ihtarnameyi işverene göndermenizi öneririm.
"…. Ltd. Şti' ne Adres: İşyerinizde 8 yıldan beri çalışmaktayım, ekte sunduğum ve SGK' dan alınmış kıdem tazminatı alabilir belgesi gereğince, iş akdimi 1475 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesinin beşinci bendi gereğince feshediyorum. Hak ettiğim kıdem tazminatım ile sair alacaklarımın sizce de bilinen banka hesabına 3 gün içinde ödenmesini talep eder, ödenmemesi halinde yasal ve idari yollara başvuracağımı ihtar ederim. Adı-Soyadı"  
İCRA DAİRESİNE GİDİN
Yukarıdaki ihtarname sonrasında paranız ödenmez ise gitmeniz gereken ikinci yer icra dairesi olacak. Bulunduğunuz yerdeki icra dairesine gidip ilamsız icra takip işlemi başlatın. Son brüt ücretiniz ile 8'i çarparak alacağınız kıdem tazminatı ile varsa diğer alacaklarınızı belirtip bir alacak rakamı belirleyin. İcra takibini alan işverenin ise iki seçeneği olacak: 1-Borcu ödemek, 2-Borcu inkar etmek. Şayet birinci seçeneği seçerse işvereniniz borcu ödeyecek ve siz de alacağınızı almış olacaksınız.  
Şayet borcu kabul etmez ve 7 gün içinde icra dairesine başvurup borcunu inkar ederse de bu kez siz işvereni dava edip hem mevcut alacağınızı alır hem de yüzde 40 oranında icra inkar tazminatı almaya hak kazanırsınız.
ÖRNEK YARGITAY KARARI  
T.C. YARGITAY 9. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/3685 Karar No: 2011/4410 Karar Tarihi: 20.02.2011 İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
İCRA İNKAR TAZMİNATI Özet   
İtirazın iptali davası, itirazın tebliğinden itibaren bir yıl içinde açılmalıdır. Alacak konusu İş Mahkemesi'nin görevine giriyorsa dava İş Mahkemesi'nde açılır. İtirazın iptali davasının konusunun ıslah yoluyla artırılması mümkündür.   
Dava konusu alacağın miktarının belirli veya belirlenebilir olması halinde İcra İnkar Tazminatı' na hükmedilir. Hak tartışmalı ise İcra İnkar Tazminatı' ndan söz edilemez. Mahkeme kararında İcra İnkar Tazminatı' nın ne kadar olduğu net ve somut biçimde belirtilmelidir.
OKURLARIMIZA CEVABIMIZDIR…
Canan Sibel Doğar / Denizli: 23.03.1985 sosyal güvenlik başlangıcınız ile SSK'dan emekli olabilmek için Bağ-Kur' dan sonra SSK'da en az 1.260 gününüz olmalı. Sizin ise 60 gününüz var.  
Bir de 2003 doğumlu çocuğunuz için ödeyebileceğiniz 720 günlük doğum borçlanması hakkınız var. Şimdi hemen SSK'lı işe girin 1 yıl 4 ay çalışın bu çalışma esnasında doğum borçlanması da (2003 için) yapın.
SSK'dan emekli olacaksınız.  
Ala Aksu / İzmir: Gönderdiğiniz belgedeki var olan 4 bin 820 günün içinde son 2 bin 520 günlük primde SSK çoğunlukta ise Almanya çalışma süreleriniz için yurtdışı borçlanması yaparsanız, SSK'dan hemen emekli olacaksınız. Bir an önce borçlanmanızı yapın ve emekli olun.
ALİ TEZEL
 
http://www.millet.com.tr/kidem-tazminati-icin-icraya-gidenler-yuzde-40-daha-fazla-para-alir-yazisi-1266310

15 Yıl 3600 Gün İle Nasıl Kıdem Tazminatı Alınır?

 
15 Yıl 3600 Gün İle Nasıl Kıdem Tazminatı Alınır?
 
Mülga 1475 Sayılı İş Kanunun yürürlükte bulunan 14. maddesine istinaden, İstifa edilmesi halinde hangi şartlarda kıdem tazminatı alınacağı konusunda en önemli ayrıntı ilk işe giriş tarihidir. 15 yıl 3600 gün şartını yerine getiren ve kıdem tazminatı almaya hak eden çalışanların, 08.09.1999 tarihinden önce sigortalılık süresinin başlamış olması gerekmektedir. Yani Kıdem Tazminatı ödenmesine ilişkin şartlardan birisi 15 yıl ve 3600 gün sigortalılığın yerine getirilmesidir. Buna göre, 08.09.1999 tarihinden önce işe başlayan sigortalılara, adına emeklilik için sigortalılık süresini ve prim gün sayısını doldurup emekli yaşını beklemeleri halinde kıdem tazminatı ödenmektedir. Ayrıca 15 yıl ve 3600 gün sayısının aynı işyerinde tamamlanması gerekmiyor. Bu süreler farklı işyerlerinde tamamlanabilir.
 

Bir örnekle açıklarsak olayı; Murat Bey'in ilk işe giriş tarihi 28.10.1992 ve belirli aralıklarla sigortalı olarak farklı işyerlerinden çalışma bildirimleri ile toplamda da 3620 gün sigorta bildirimi olduğunu  varsayalım. 20 Nisan 2015 tarihi itibarı ile yaklaşık 6 yıldır ise X şirketinde sigortalı çalışmaktadır. Murat Bey ilk işe giriş tarihi olarak 28.10.1992 ve kanunun aradığı 15 yıl 3600 gün prim ödeme gün sayısını doldurmuş; ancak Murat Bey 15 yılın kıdem tazminatını değil, kanunun aradığı şartları doldurduğu X şirketindeki 6 yıllık çalışması karşılığındaki  kıdem tazminatını hak etmektedir.

Yargıtay daha önceki kararlarında 15 yıl ve 3600 günü doldurup SGK'dan "Kıdem tazminatı alabilir" yazısı alarak istifa edip kıdem tazminatı istenebilmesi için "yazının işverene verildiği gün evinde oturma" şartını arıyordu. Artık bu şartı aramayan Yargıtay, istifa edip ertesi gün başka yerde işe girenin bile bu tazminata hakkı olduğunu belirten bir karar aldı.

 

 

İŞTE O YARGITAY KARARIN TARİHİ VE NOSU:

TC YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No: 2011/51535 Karar No: 2014/52 Tarihi: 13.01.2014.

Burada özellikle belirtmek istediğimiz bir durum  vardır. Yukarıda açıkladığımız şartlar ve süreler kıdem tazminatı açısından değerlendirilmektedir. Bu şekilde işten ayrılan ve kıdem tazminatını hak eden çalışanların yine bu şartlara istinaden ihbar tazminatını almaları gibi bir durum söz konusu değildir.

 

CABİR BİLİKCİ

1968 doğumluyum. 1982 sigorta başlangıcım. 01.05.2015'te emekli primim doluyor. 2008, 2009, 2010 Bağkur borcum var. Ödemeden emekli olabilir miyim?

1982 sigorta başlangıcınız ile 25 yıl 47 yaş 5150 gün ile emekli olabilirsiniz. Eğer 5150 gününüz var ise Bağkur borcunuzu yeni yasa ile sildirip emekli olabilirsiniz.

 

ZÜLEYHA BAHÇECİOĞLU

15.11.1993 işe giriş tarihim. 249 günüm var. 1974 doğumluyum. Kaç yılında ve kaç gün sayısıyla emekli olabilirim?

Züleyha hanım 15.11.1993 işe giriş tarihiniz ile 4-a (SSK)'dan 50 yaş 5675 gün ile emekli olabilirsiniz. Eksik günlerinizin bir bölümünü doğum borçlanması ile ödeyebilirsiniz.

 

RAMAZAN ÖKSÜZ

07.08.1980 doğumluyum. 1999 yılında SSK girişim var. 520 SSK toplam günüm var. Daha sonra 28/12/2001 yılında Bağkur'a geçtim. 13 yıl 2 ay 12 gün toplam hizmetim var. Şu an 9 basamaktayım. Ne zaman emekli olurum. Düşük Bağkur maaşı almamak için  ne yapmam gerekir?

Bağkur'dan 25 yıl 9000 gün ile 58 yaşında emekli olabilirsiniz. Yüksek maaş alabilmek için 1140 liranın üstünde prim yatırmanız gerekmektedir veya son üç buçuk yıl SSK'ya prim öderseniz, Bağkur'dan alacağınız maaşa göre yüzde 10-20 daha fazla olur.

 

KORHAN KOCATÜRK

01.01.1965 doğumluyum. 01.03.1990 işe başlangıcım, 3800 günüm var. 4 yıldır bir işyerinde çalışmaktayım, ancak işyerinden ayrılmak istiyorum. Kıdem tazminatı alabilir miyim?

15 yıl 3600 gün şartını doldurduğunuz için adınıza SGK primlerinin yatırıldığı Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğüne müracaat ederek "kıdem tazminatı alır" yazısını aldıktan sonra bu yazıyı noter kanalı ile işyerinize gönderirseniz, işvereniniz size kıdem tazminatını vermek zorundadır.

 

EMİNE KÖSE

1967 doğumluyum. 1984'de sigortalı oldum. 2 doğum borçlanması ödedim. Ne zaman emekli olabilirim?

1984 sigorta başlangıcınız ile 20 yıl 41 yaş 5000 gün ile veya kısmi olarak 15 yıl 3600 gün ile 58 yaşında emekli olabilirsiniz.

 

MUSTAFA İŞCAN / MİLLİGAZETE

16 Soruda Evrakın e-Deftere Kayıt Yöntemleri

 16 Soruda Evrakın e-Deftere Kayıt Yöntemleri
Özet: Gelir İdaresi Başkanlığının e-Defter kullanıcılarına yönelik yayımlamış olduğu e-Defter Uygulama Kılavuzu'nun 1.1 versiyonu yayımlanmıştır. Kılavuz'un yeni versiyonu ile aşağıdaki bilgiler değişmiştir:
 
-           Fatura kayıt icmale ilişkin e-Arşiv çözümü eklenmiştir.
-           Z Raporunun kaydedilmesi ile ilgili açıklama güncellenmiştir.
-           Yabancı Para kullanımına ilişkin senaryolar eklenmiştir.
 
Açıklamalar:
 
e-Defter uygulaması Aralık 2014'te başladı. Konu hakkında yasal düzenlemeler yapılmış olmakla birlikte uygulamada karşılaşılan zorluklar, eskiden gelen alışkanlıkların yeni sistemde kayıt yolları kafalarda bazı sorular oluşturdu. Bu soruları cevaplayacak teknik kılavuzun ilk versiyonu  (V1.0) 26 Şubat 2015 tarihinde yayımlanmıştı. Kılavuz, Nisan 2015'de güncellenerek yeni (V.1.1) versiyonu yayımlanmıştır. Konuya ilişkin olarak daha önce yayımladığımız 2015/42 sayılı Mali Bültenimiz, yeni versiyonun içerdiği değişikliklerin ardından güncellenmiştir. Uygulamada evrak kayıt yöntemleri ile ilgili olarak karşılaştığımız 16 sorudan oluşan Mali bültenin güncel halini aşağıda bilgilerinize sunarız.. 
 
1- e-Defter İşlemlerinde Her Belge Tek Bir Kayıt Olarak mı Girilecek?
 
Elektronik defter uygulamasında her bir belgeye ait bilgilerin, tek bir yevmiye kaydında gösterilmesi esastır. e-Defter uygulamasında kullanılan standartların gereği olarak; belge bilgisine ilişkin detaylar elektronik defterlerde gösterilmelidir. e-Defter Uygulama Kılavuzu versiyon 1.1  ile uygulamada bazı işlemlerin/belgelerin muhasebe kayıt şekilleri göz önünde bulundurularak, söz konusu işlem ya da belgelerin e-deftere aktarılmasındaki kolaylıklarla ilgili açıklamalar eklenmiştir. Ancak bu kolaylıkların, e-defter uygulamasına geçiş aşamasında sağlanan hususlar olduğu dikkate alınmalıdır.
 
2- Her Kayıt için Bir Belge Tarihi ve Numarası Olmalı mı?
 
Muhasebe kaydına esas teşkil eden işlem, bir belgeye dayanıyorsa mutlaka belge tipi ilgili alanda belirtilmesi gerekmektedir. Ancak; muhasebe kaydına esas teşkil eden işlem, bir belgeye dayanmıyorsa; belge tipi alanı elektronik defterlerde kullanılmamalıdır. Dolayısıyla muhasebe kaydına esas teşkil eden işlem bir belgeye dayanmıyorsa belge türü, tarihi veya numarası gibi bilgiler verilemez. Örneğin, açılış-kapanış işlemleri belgeye dayalı olmayabilir.
 
3- Her Fatura için Ayrı Yevmiye Kaydı mı Atılmalıdır? 
 
Elektronik defter uygulamasında her bir belgeye ait bilgilerin, tek bir yevmiye kaydında gösterilmesi esasına istinaden her bir faturanın bir yevmiye kaydında gösterilmesi gerekmektedir.
 
Elektronik fatura kullanıcıları belge numarası alanına elektronik faturanın ETTN numarasını değil, fatura ID'sini girmelidirler. 
 
4- Belge Türünü Seçerken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
 
Kayda esas belgeler "e-Defter Uygulama Kılavuzu"nda (V.1.1) 8 belge tipi gösterilmiştir, bu listede belirtilen ilk 7 belge dışındaki belgeleri kaydederken "diğer" seçeneği seçilmelidir. "Diğer" belge tipi seçildiğinde açıklama kısmında belge tipi belirtilmelidir. Kılavuzda belirtilen belge tipleri aşağıdadır. (Belge tipleri, KPMG tarafından hazırlanan soru cevap çalışmasında program yazılımcılarına değil kullanıcılara hitaben hazırlandığı için teknik isimleri ile İngilizce olarak değil, sadece Türkçe olarak belirtilmiştir.)
 
1          Çek
2          Fatura
3          Müşteri Sipariş Belgesi
4          Satıcı Sipariş Belgesi
5          Senet
6          Navlun
7          Makbuz
8          Diğer 
 
5- Kullandığım Programda Belge Çeşitlerinde "Diğer" Seçeneği Yoksa ne Yapmalıyım?
 
Yazılımcılar, e-defter uygulamalarını kendilerine bildirilen teknik detaylar ile düzenlemektedir. e-Defter uygulamalarında yazılımcılar kullanıcıları doğru yönlendirmelidirler. Eğer belge seçenekleri arasında "diğer" seçeneği yoksa, yukarıdaki belgelerin dışındaki belgeler (fiş, gider pusulası vs.) mevcut ise, yazılımcı bu seçeneği arka planda "diğer" olarak seçip açıklama kısmına belge adını yazmış olmalıdır. Tereddüt edilen konularda yazılımcıdan bilgi alınması gerekir. 
 
6- Serbest Meslek Makbuzunu Kaydederken Fatura Olarak mı Kaydedeceğim?
 
Serbest meslek erbabının, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için düzenlediği belge serbest meslek makbuzudur. Bu makbuz e-defter kılavuzunda sayılan belgeler arasında yer alan makbuz ile karıştırılmamalıdır. Serbest meslek makbuzu, sayılan belgeler arasında yer almadığı için belge tipi diğer ve belge açıklaması "serbest meslek makbuzu" olarak kaydı yapılır. Ayrıca belgenin numarası ve tarihinin de girilmesi zorunludur. Belge tipinde diğer yerine Serbest Meslek Makbuzu seçeneği varsa 5 numaralı soru ve cevabı bilgilendirme amaçlı olarak okuyunuz.
 
7- Perakende Satış Fişi Kaydederken Hangi Belge Tipini Seçmeliyim?
 
Perakende satış fişi sayılan 7 belge içerisinde olmadığı için belge tipi "diğer" olarak seçilmeli ve belge açıklaması "perakende satış fişi" olarak seçilmelidir.
 
8- Banka Hareketlerimiz Çok Fazla, Her Bir Hareketi Tek Tek mi Kaydetmeliyim?
 
Bilindiği üzere bankaya ait işlemlerde muhasebe kaydına esas belge dekont olmaktadır. Dekontların e-defter uygulamasında belge tipi diğer ve belge açıklaması dekont olarak kaydı yapılır ve dekontun numara ve tarihinin de girilmesi zorunludur. Ancak; dekont üzerinde belge numarası-tarihi yok ise, kullanılan muhasebe programının söz konusu işleme vermiş olduğu tarih ve numara, belge numarası ve tarihi olarak yazılabilir. Eğer bankaya ait işlemler dekont bazında tek tek muhasebeleştirilemiyorsa, günlük olarak, banka banka ayrıştırmak koşuluyla, her bir bankadan yapılan işlemler birer muhasebe fişinde işlenebilir. e-Defterde bu kayda esas belge olarak muhasebe fişi gösterilebilir. Bu muhasebe fişinin, e-defter uygulamasında belge tipi "diğer" ve belge açıklaması "Muhasebe Fişi "olarak kaydı yapılır ve fişin numarası ile tarihi girilir.
 
9- Masraf Listelerinde Her Bir Belgeyi Ayrı Ayrı mı Kaydetmeliyim?
 
Gün içinde işletmenin ya da personelin yapmış olduğu giderlere ilişkin alınmış belgeler teknik kılavuzlarda sayılan belgelerden biriyse, mutlaka belge tipi kılavuzda belirtildiği gibi olmalıdır.
 
Örneğin; personelin yapmış olduğu giderler arasında belge olarak fatura varsa, bu fatura ayrı bir yevmiye kaydında belge türü fatura olarak fatura belge tarih-numarası da yazılmak şartıyla kaydedilmelidir. Eğer yapılan giderle ilgili belge tipi, teknik kılavuzda sayılan ilk yedi belge tipinden biri değil ise; bir masraf formu oluşturulup e- defter uygulamasında belge tipi "diğer" ve belge açıklaması "masraf formu" olarak kaydı yapılır. Ayrıca bu masraf formunun numarası ve tarihinin de girilmesi zorunludur. Bu masraf formlarında matbu bir numara ve tarih olmadığı için, oluşturulacak her bir form için müteselsil bir numara ve formun oluşturulduğu günün tarihi üzerine yazılmalıdır. Bu masraf formunda yapılan giderlere ait belgelerin detayları yer almak zorundadır. Ayrıca  masraf formu firma kaşesi ve imzasıyla matbu olarak ya da elektronik imza/mali mühür ile elektronik ortamda muhafaza edilmek zorundadır. Elektronik ortamda tutulacak belgelerin görüntülenebilir ve doğrulanabilir şekilde muhafaza ve ibraz edilmesinden, diğer matbu belgeler de olduğu gibi, mükellef sorumludur.
 
10- Çek Bordrosunu Nasıl Kaydetmeliyim?
 
e-Defter uygulamasında kılavuzda sayılan tüm belge tiplerinde olduğu gibi, her bir çek belgesinin de ayrı yevmiye maddelerine kaydedilmesi esastır. Ancak çek bordrosuyla da kaydı mümkün olduğundan e-defter uygulamasında da bu bordolar üzerinden, aynı alıcı veya satıcıya ait olmak şartıyla, birden fazla çek aynı yevmiye maddesinde kaydedilebilir.
Ayrıca muhasebe kaydında belge tipi "diğer" ve belge açıklaması "çek bordrosu" olarak kaydı yapılır. Söz konusu çek bordrosunun numarası ve tarihinin girilmesi zorunludur. Bu çek bordrosunda matbu bir numara ve tarih olmadığı için, oluşturulacak her bir bordro için müteselsil bir numara verilmeli ve bordronun oluşturulduğu günün tarihi üzerine yazılmalıdır. Her bir çek bordrosunda, çeklerin detayları yer almak zorundadır. Bu çek bordrosu firma kaşesi ve imzasıyla matbu olarak ya da elektronik imza/mali mühür ile elektronik ortamda muhafaza edilmek zorundadır. Elektronik ortamda tutulacak belgelerin görüntülenebilir ve doğrulanabilir şekilde muhafaza ve ibraz edilmesinden, diğer matbu belgeler de olduğu gibi, mükellef sorumludur.
 
11- Senet Bordrosunu Kaydederken Nelere Dikkat Etmeliyim?
 
e-Defter uygulamasında kılavuzda sayılan tüm belge türlerinde olduğu gibi, her bir senet belgesinin de ayrı yevmiye maddelerine kaydedilmesi esastır. Ancak; senet bordrosuyla da kaydı mümkün olduğundan e-defter uygulamasında da bu bordolar üzerinden, aynı alıcı veya satıcıya ait olmak şartıyla, birden fazla senet, aynı yevmiye maddesinde kaydedilebilir. Ayrıca muhasebe kaydında belge tipi "diğer" ve belge açıklaması "senet bordrosu" olarak kaydı yapılır ve bu senet bordrosunun numarası ve tarihinin girilmesi zorunludur. Bu senet bordrosunda matbu bir numara ve tarih olmadığı için, oluşturulacak her bir bordro için müteselsil bir numara verilmeli ve bordronun oluşturulduğu günün tarihi üzerine yazılmalıdır. Senet bordrolarında, senetlerin detayları yer almak zorundadır. Bu senet bordrosu firma kaşesi ve imzasıyla matbu olarak ya da elektronik imza/mali mühür ile elektronik ortamda muhafaza edilmek zorundadır. Elektronik ortamda tutulacak belgelerin görüntülenebilir ve doğrulanabilir şekilde muhafaza ve ibraz edilmesinden, diğer matbu belgeler de olduğu gibi, mükellef sorumludur.
 
12- Ücret Bordrosunu Kaydederken Belge Numarası Olarak Ne Yazacağız?
 
Firmalar, çalışanları için aylık olarak oluşturacakları ücret bordrolarını, e-defter uygulamasına aktarırken, tüm personel için oluşan bordroları bir listeye bağlayıp, belge tipi "diğer" ve belge açıklaması "ücret bordrosu icmali" olarak kaydedebilirler. Ücret bordrosu icmalinin numara ve tarihinin girilmesi zorunludur. Ancak; ücret bordrosu icmalinde matbu bir numara ve tarih olmadığı için, oluşturulacak her bir icmal listesi için müteselsil bir numara verilmeli ve icmalin oluşturulduğu günün tarihi üzerine yazılmalıdır. Bu ücret bordrosu icmalinde her bir ücret bordrosunun detayları yer almalıdır. Ayrıca bu icmaller firma kaşesi ve imzasıyla matbu olarak ya da elektronik imza/mali mühür ile elektronik ortamda muhafaza edilmek zorundadır. Elektronik ortamda tutulacak belgelerin görüntülenebilir.
 
13- Z Raporları Ne Şekilde Kayda Alınmalıdır?
 
Gün sonunda her bir yazar kasadan alınan Z raporu, muhasebe kaydında belge tipi "diğer" ve belge açıklaması "Z Raporu" olarak kayda alınmalıdır. Ayrıca  Z Raporu'nun numarası ve tarihinin de girilmesi zorunludur. Ancak gün içinde yapılan satışlara istinaden alınan Z Raporu'nun, ödeme yöntemlerine (nakit, kredi kartı, vb.) göre ayrıştırılması gerekmektedir. Ödeme yöntemine isabet edecek KDV tutarlarının da ayrıştırılarak her bir ödeme yönteminin farklı yevmiye maddelerinde gösterilmesi gerekmektedir.
 
Eğer ödeme yöntemine isabet edecek KDV tutarlarının da ayrıştırılması yapılamıyorsa, Z raporunda yer alan satış ve KDV tutarının hepsi tercih edilen ara bir hesaba (örneğin 120 Alıcılar) ödeme yöntemi belirtilmeden bir yevmiye maddesinde yazılıp, bu yevmiye maddesinde belge tipi "diğer" ve belge açıklaması " Z raporu" olarak kaydı yapılır. Ayrıca bu Z raporunun numara ve tarihinin de bu yevmiye maddesinde olması zorunludur. Daha sonra Z raporunda yer alan ödeme yöntemlerine göre, yapılacak diğer yevmiye kayıtlarında ara hesapta yer alan tutarın içinde ödeme yöntemlerine isabet eden tutarlar, ilgili hesaplara kaydedilir. Bu kayıtlarda aynı Z raporunun belge tipi "diğer" ve belge açıklaması " Z raporu" olarak kaydı yapılmalıdır. Ayrıca bu Z raporunun numara ve tarihinin de girilmesi zorunludur. Ödeme şekli olarak da nakit ise nakit, kredi kartı ise kredi kartı olarak belirtilir. Dikkat edilmesi gereken, Z raporunda var olan ödeme yöntemlerinin hepsi ayrı birer yevmiye maddesi olarak kaydedilmelidir.
 
 
14- Kendi Oluşturduğumuz Belgelere İmza Yetkilisi mi İmza Atmalı?
 
Teknik kılavuzda "firma kaşesi ve imzasıyla matbu olarak ya da elektronik imza/mali mühür ile elektronik ortamda muhafaza edilmek zorundadır" diye belirtilmektedir. Burada firma kaşesi ve imzasıyla derken kastedilenin, şirket imza yetkilisinin imzası olduğu tabiidir.
 
15- Ödeme Yöntemi Alanı Nasıl Kullanılmalıdır?
 
Ödeme ya da tahsilat yapıldıysa ödeme yöntemi alanı kullanılmalıdır. Bu alana sadece ödeme türünü ifade edecek bilgi girişi yapılması gerekmektedir. Örneğin, Nakit, Banka, Kredi Kartı, Çek, Senet gibi… "Ödeme Yöntemi" alanına serbestçe metin girişi yapılabilmesine rağmen, yapılan işlemin adının bu 
 
alana "Ödeme Yöntemi" olarak yazılmaması gerekir. Örneğin; bankadan yapılan bir havale ya da EFT işlemi için ödeme yöntemi "Banka" olmalıdır, işlemin adı yazılmamalıdır.
 
16- Berat Yüklemek için Verilen Üç Aylık Süre, Muhasebe Kayıtlarının İşlenme Süresi midir?
 
Muhasebe kayıtlarının yasal defterlere işlenme süresi için Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu'nun ilgili hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ancak bu süreler, berat yükleme süresiyle karıştırılmamalıdır. Elektronik Defter Genel Tebliği'nde düzenlenen berat yükleme süresi, muhasebe kayıtlarının elektronik kayıtlar bütünü olarak defter ve berat oluşturulması ve bunlar üzerinde gerekli kontrollerin yapılması için mükelleflere verilen süre olarak düşünülmelidir.
 
İlgili aya ait beratın GİB'in sistemine aktarılmasından sonra, o aya ait muhasebe kayıtlarında hiçbir şekilde değişiklik yapılması mümkün bulunmamaktadır. 
 
Değerlendirme ve Sonuç:
 
Soru-Cevap çalışmamızın sonunda teknik kılavuzdaki vurguya bir kez daha dikkatinizi çekmek isteriz. e-Defter Uygulama Kılavuzu versiyon 1.1 ile uygulamada bazı işlemlerin/ belgelerin muhasebe kayıt şekilleri göz önünde bulundurularak, söz konusu işlem ya da belgelerin e-deftere aktarılmasındaki kolaylıklarla ilgili açıklamalar eklenmiştir. Ancak bu kolaylıkların, e-defter uygulamasına geçiş aşamasında sağlanan hususlar olduğu dikkate alınmalıdır. Bu açıklamaya istinaden; teknik kılavuzda yayınlanmış olan uygulama kolaylıklarından faydalanırken bir yandan da e-defterinher bir belge/işlem için bir yevmiye kaydı istediği akıllardan çıkarılmaması, bu konuda teknik alt yapı çalışmaları yapılmasını tavsiye ederiz.
 
KPMGVERGİ

24 Nisan 2015 Cuma

23 Nisan’da Bağ-Kur’lular Yeni Sağlık Hakkına Kavuştu

23 Nisan'da Bağ-Kur'lular Yeni Sağlık Hakkına Kavuştu
Değerli okurlar, SGK sigortalıları içerisinde sağlık yardımı alma bakımından en dezavantajlı sigortalılar Bağ-Kur sigortalılarıdır.
Bağ-Kur sigortalıları dediğimiz kesim esnaf, tüccar, sanayici, çiftçi ve şirket ortağı gibi kendi nam ve hesabına bağımsız çalışma yürüten kişilerdir.
 
Bilindiği üzere, SGK kapsamında sigortalı olan kişiler, SGK'ya sağlık sigortası primi ödemekte, SGK ise kapsamında olan bu kişilerin hastane ve eczane gibi sağlık giderlerini ilgili sağlık kuruluşlarına ödemektedir. İşçi ve memur sigortalılarına, SGK sağlık yardımı verirken, bu sigortalıların SGK'ya borçları olup olmadığına bakmamaktadır. Ancak, esnaf ve çiftçi gibi kişiler SGK kapsamında sigortalı oldukları zaman, bu kişilerin hastane ve eczanelerde ücretsiz sağlık yardım hakkı alabilmeleri için, bu kişilerin SGK'ya prim borcu olmamaları gerekmektedir.
 
Bağ-Kur sigortalıların sağlık yardımı alabilmeleri için SGK'ya 60 günden fazla prim borcu olmamaları gerekmektedir. Bu kural halen devam etmektedir. Ancak, 23.04.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6645 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Bağ-Kur sigortalılarına, sağlık yardımı alma bakımından çok büyük kolaylık ve yenilik getirilmiştir.
 
Şöyle ki, 6645 sayılı kanunun 54'üncü maddesiyle 5510 sayılı kanuna geçici 61'inci madde eklenmiştir. Söz konusu maddeye göre, Bağ-Kur sigortalıların SGK'ya 12 ay veya daha fazla süreye ilişkin borçlarının olması durumunda, Bağ-Kur sigortalıları durdurulacaktır. Durdurulan sigortalılığa ilişkin sürelerde var olan prim borcu Bağ-Kur sigortalısının prim borcu olarak gözükmeyecektir. Bunun anlamı, Bağ-Kur sigortalısının 12 aydan fazlaya ilişkin prim borcu olduğu takdirde, takip eden aydan (13'üncü aydan) itibaren eğer borcu yoksa, SGK'daki sağlık sigortası yardımlarından yararlanmaya devam edecektir. Ancak, 12 aydan fazlaya ilişkin borçlu olduğu dönemin sigortalılık süresini, SGK'nın gönderdiği tebligat tarihinden itibaren üç ay içinde SGK'ya yatırıp hizmet süresi olarak kazanabilecektir. Üç ay içinde yatırmayanların borçlu olan döneme ilişkin sigortalılıkları yanacak ve iptal olacaktır.
6645 sayılı kanunla getirilen bu imkân, Bağ-Kur sigortalıları için çok önemli olmuştur. Bu sayede, artık Bağ-Kur'lular, 12 aydan fazla prim borçları olduğu takdirde, 13'üncü aydan itibaren primlerini düzenli olarak ödemeye başlamaları durumunda, SGK'nın sağladığı sağlık sigortası imkânlarından yararlanabileceklerdir.
 
Örnek olarak, Ahmet Amca, 2008 yılından beri Bağ-Kur sigortalısıdır. Ahmet Amca'nın SGK'ya sigortalılığı dolayısıyla, 30 yıldan fazla prim borcu bulunmakta ve ekonomik durumu kötü olması dolayısıyla, bu borcu ödeyememektedir. İşte, Ahmet Amca'nın sigortalılığı, yeni çıkan bu kanun dolayısıyla durdurulacak ve durdurulan süreden sonra primlerini düzenli olarak ödemeye devam ederse, SGK'dan sağlık yardım hakkı almaya devam edecektir.
AHMET ARICAN / YENİASYA
 

Emeklilerin Yüzü Temmuz’da Gülecek

 Emeklilerin Yüzü Temmuz'da Gülecek
Yeni zam düzenlemeleri yürürlüğe girdi. Temmuz'da hem SSK ve Bağ-Kur hem memur emeklilerine çifte zam imkanı doğdu. Hatta bazı emekliler 3 zam birden alabilecek…
Yaklaşık 10.9 milyon emekli için Temmuz zam ayı. Seyyanen zam ve destek primi müjdelerini içeren İş Güvenliği Yasası'nın yürürlüğe girmesi, emeklilere Temmuz'da daha fazla zammın yolunu açtı. İşte Temmuz zamları:
KİM, NE ALACAK?
SSK ve Bağ-Kur emeklileri, Temmuz'da bu yılın ilk 6 aylık döneminde gerçekleşen enflasyon kadar zam alacak. İlk 3 aylık enflasyon verileri doğrultusunda emeklilerin yüzde 5 zam alacağı tahmin ediliyor. Bunun ardından maaşı bin 100 liranın altında olan emeklilere ayrıca bir zam daha yapılacak. Buna göre; bin lira ve altında maaşı olanlara 100 lira, bin liranın üzerindekilere de maaşları bin 100 lirayı geçmeyecek üzere seyyanen zam verilecek. Ticari faaliyette bulunan emeklilerin maaşından yapılan Sosyal Güvenlik Destek Primi kesintisi de Temmuz'da yüzde 15'ten 10'a inecek. Böylece maaşlarda, daha az kesinti yapılması suretiyle artış olacak. Bu artış da ortalama 50 lira olacak. Bin lira maaşı olan emekliden 150 lira yerine, 100 lira kesinti yapılacak. SSK ve Bağ-Kur emeklileri, Temmuz'da durumlarına göre 2 zamdan, hatta 3 zamdan birden yararlanabilecek. ? Memur emeklilerinin maaşı Temmuz'da toplu sözleşme çerçevesinde yüzde 3 artacak. Ayrıca bu yılın ilk yarısında enflasyon yüzde 3'ü aşarsa bunun da farkı verilecek. İlk 3 aylık enflasyon yüzde 3.03 çıktı. Bu, memur emeklilerinin enflasyon farkı da alacağını gösterdi. İlk yarı enflasyonu tahmin edildiği gibi yüzde 5 çıkarsa, memur emeklileri yüzde 3 zamma ek olarak yüzde 2'lik enflasyon farkı alacak. Ayrıca ticari faaliyette bulunanlar, destek priminin azalmasıyla bir zam daha alacak.
ADIM ADIM ZAMLAR
SSK ve Bağ-Kur emeklileri: Emeklilerin tamamı enflasyon zammı alacak. Bu zammın yüzde 5 olması bekleniyor. Maaşı bin 100 liranın altındakilere ayrıca seyyanen zam verilecek. Bin lira ve altında maaş alanların seyyanen zammı 100 lira olacak. Bin 1 ile bin 99 lira arasındaki maaşlar ise bin 100 liraya tamamlanacak. Bu emeklilerden esnaflık yapanların destek primi kesintisi azalacak. Bu da yüzde 5 zam demek.
Memur emeklileri: Maaşlara yüzde 3 zam yapılacak. Ayrıca enflasyon farkı verilecek. Enflasyon yüzde 5 çıkarsa, verilecek enflasyon farkı yüzde 2 olacak. Memur emeklilerinden esnaflık yapanlar maaşlarındaki Sosyal Güvenlik Destek Primi kesintisinin azalmasıyla bir kazanç daha sağlayacak.

TAKVİM

SSK’ lı Erkeklere Doğum İzni geldi, AGİ’ de değişiklik yapıldı

 SSK' lı Erkeklere Doğum İzni geldi, AGİ' de değişiklik yapıldı
23 Nisan 2015 tarihli ve 29335 sayılı Resmi Gazete'de 6645 No.lu İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun yayımlandı.
Söz konusu Kanun ile vergi uygulamaları ve mazeret izinlerine ilişkin yapılan düzenlemeler bu sirkülerimizin konusunu teşkil etmektedir.
 
  1. Asgari Geçim İndirimi Uygulamasında Yapılan Değişiklik
6645 Sayılı Kanun'un 8 inci maddesiyle, asgari geçim indirimine ilişkin Gelir Vergisi Kanunu'nun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "ilk iki çocuk için %7,5" ibaresinden sonra gelmek üzere ", üçüncü çocuk için %10," ibaresi eklenmiştir.
Buna göre asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50'si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10'u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5, üçüncü çocuk için % 10, diğer çocuklar için % 5 olarak hesaplanacaktır.
Söz konusu düzenleme 1 Mayıs 2015 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.
 
  1. İndirilecek Giderlere Eklenen Yeni Bent
Aynı Kanun'un 9 uncu maddesiyle Gelir Vergisi Kanunu'nun İndirilecek Giderler başlıklı 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
Yeni eklenen bent:
"11. Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen işbaşı eğitim programlarından faydalananlara, programı yürüten işverenlerce fiilen ödenen tutarlar (Bu kapsamda işverenler tarafından ticari kazancın tespitinde ücretle ilişkilendirilmeksizin her bir katılımcı itibarıyla indirim konusu yapılacak tutar aylık olarak asgari ücretin brüt tutarının yarısını aşamaz.)."
 
  1. Doğum İzni Süresinin 5 güne Çıkarılması
Aynı Kanun'un 35 inci maddesiyle, 4857 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi ile 55 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi "Ek 2 nci maddede sayılan izin süreleri," şeklinde değiştirilmiş, 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "ve 65 inci" ibaresi madde metninden çıkarılmış ve Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Mazeret izni
EK MADDE 2İşçiye; evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü hâlinde üç gün, eşinin doğum yapması hâlinde ise beş gün ücretli izin verilir.
 
kaynak http://www.ozdogrular.com/content/view/25653/

Torba Kanun yürürlükte. Tarihlere dikkat

 Torba Kanun yürürlükte. Tarihlere dikkat
Çalışma hayatı ve sosyal güvenliğe dair farklı kanunlarda 91 maddede değişiklik getiren son Torba Kanun dünkü Resmi Gazete'de yayımlandı. Kanunun bazı hükümleri hemen yürürlüğe girerken, bazıları önümüzdeki aylarda uygulanmaya başlanacak. Bu arada kimi haklardan yararlanmak için bazı tarihlere dikkat etmek gerekiyor.
 
31 Temmuz son tarih
 
Torba Kanun kapsamında esnaf, şirket ortağı ve tarımsal faaliyeti sebebiyle Bağ-Kurlu olanlara borcunu sildirme imkanı veriliyor. Bu kişilerin 2015 Nisan ayı sonu itibariyle birikmiş borçları 12 ay ve daha fazla ise 31 Temmuz 2015'e kadar SGK'ya başvurmak şartıyla borçlarını sildirebilecekler. Sildirdikleri dönem emeklilik hesabında dikkate alınmayacak. Fakat ileride imkanları olursa bu dönemi tekrar ödeyerek emekliliğe saydırabilecekler. 31 Temmuz'a kadar başvuru yapmamış olanlar bu imkandan faydalanamayacaklar.
Öte yandan işveren olarak ya da üçüncü kişi olarak SGK'nın rücu (tazminat) davalarına muhatap olanların da 31 Temmuz 2015'e kadar SGK'ya başvurmaları gerekiyor. Başvuru yapanlar borçlarını dilerlerse faizsiz olarak peşin dilerlerse 18 taksitte ödeyebilecekler. Örneğin işçisi iş kazası geçirmiş ve bu kazada kusurlu bulunmuş işverenler tazminatlarını bu kapsamda ödeyebilecekler. Fakat bu borca ilişkin mahkeme kararının en geç 31.12.2014 tarihine kadar kesinleşmiş olması gerekiyor.
 
Zamlar temmuzda başlayacak
 
Yine Torba Kanun kapsamında 1000 liradan düşük aylığı olan emeklilere verilecek 100 liralık zam önümüzdeki temmuz ayı itibariyle maaşlara yansıyacak. Emekli olduktan sonra Bağ-Kur kapsamında çalışan ve maaşından yüzde 15 oranında destek primi kesilen emekliler için kesinti oranı da temmuz itibariyle yüzde 10'a düşecek.
 
Esnafın cezası 2008'den itibaren siliniyor
 
Bir esnaf aynı zamanda işverense yani yanında işçi çalışıyorsa, kendisi için ödeyeceği prim, çalışanı için ödediği en yüksek primden az olamıyordu. Az olması halinde aradaki fark SGK tarafından cezalı olarak tahsil ediliyordu. Binlerce esnafa ceza çıkaran ve düşük primle işçi çalıştırmaya sevk eden bu uygulama, 1 Ekim 2008'den geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırıldı.
 
Bunlar hemen uygulanacak
 
Öte yandan Torba Kanun'un yayımlanmasıyla birlikte dün itibariyle uygulaması değişen konular da var. İşçi babaya 5 gün doğum izni, çocuğu engelli ebeveyne 10 gün ilave izin, iş güvenliği cezalarında artış bunlardan bazıları.
 
Prim doldurma yok
 
Soru: Sadettin Bey, emeklilik için yaşını doldurmuş fakat prim günü eksik olanlar için son Torba Kanun'da düzenleme yapılacağı belirtilmişti. Acaba kanun çıktı mı? Bu yönde bir düzenleme yapıldı mı? Enis D.
Cevap: Değerli okurum, bahsettiğiniz Torba Kanun dün itibariyle Resmi Gazete'de yayımlandı. Fakat prim günü eksik olanlar için herhangi bir düzenleme kanunda yer almıyor. Kanunun hazırlık sürecinde bu yönde bir açıklama yapılmıştı ancak yasa metnine bu hüküm konulmadı.
Sadettin Orhan
http://www.bugun.com.tr/torba-kanun-yururlukte-tarihlere-dikkat-yazisi-1607292

2014 Hesap Dönemine Ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması.

 2014 Hesap Dönemine Ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması.
Tarih 24/04/2015
Sayı VUK-76 / 2015-6
Kapsam
 
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/76
 
Konusu: 2014 Hesap Dönemine Ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması.
Tarihi : 24/04/2015
Sayısı : VUK-76 / 2015-6
1. Giriş:
Bakanlığımıza gelen yoğun talep nedeniyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 28 inci maddesindeki yetkiye dayanılarak; 2014 hesap dönemine ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin verilme süresinin uzatılması bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.
2. Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması:
2014 hesap dönemine ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri 30 Nisan 2015 Perşembe günü sonuna kadar uzatılmıştır.
Duyurulur.
Adnan ERTÜRK
Gelir İdaresi Başkanı

Kiracı olarak faaliyette bulunulan işyerinin elektrik su doğalgaz harcamalarının gider yazılıp indirim konusu yapılması hk.

 Kiracı olarak faaliyette bulunulan işyerinin elektrik su doğalgaz harcamalarının gider yazılıp indirim konusu yapılması hk.

Tarih 28/08/2014
Sayı 51421814-130[29-2014/29]-116
Kapsam

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
DENİZLİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
 

Sayı : 51421814-130[29-2014/29]-116  28/08/2014

Konu  : Kiracı olarak faaliyette bulunulan işyerinin elektrik su doğalgaz harcamalarının gider yazılıp indirim konusu yapılması hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Organize Sanayi Bölgesinde fabrika kiralayacağınızı belirtilerek, kiralanacak fabrika binasının aboneliklerinin mülk sahibi adına kayıtlı olması gerektiğinden, elektrik, su, doğalgaz fatura bedellerinin gider olarak yazılabilmesi ile bu bedellere ilişkin katma değer vergisinin (KDV) indirim konusu yapılabilmesinin mümkün olup olmadığı ve bu belgelerin Ba-Bs formlarına dahil edilip edilmeyeceği hususunda bilgi verilmesi talep edilmektedir.
 
KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, safi kazancın tespitinde indirilecek giderler 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde bentler halinde sayılmış olup, anılan maddenin 1 numaralı bendinde; ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi ticari kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinde vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, bu olaya ilişin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği belirtilmiştir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, özelge talep formunuzda bahsedilen elektrik, su ve doğalgaz giderlerinin faaliyette bulunulan işyerine ait olduğunun ve işle ilgili olarak kullanıldığının ilgili kurumlardan alınacak belgelerle tevsiki (kesin delillerle ispatı) halinde, kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır.
 
KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
3065 sayılı KDV Kanununun 29/1 maddesi ile mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla yüklendikleri KDV'yi indirim konusu yapabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Buna göre, özelge talep formunuzda bahsedilen elektrik, su ve doğalgaz giderlerinin faaliyette bulunulan işyerine ait olduğunun ve işle ilgili olarak kullanıldığının ilgili kurumlardan alınacak belgelerle tevsiki (kesin delillerle ispatı) halinde, söz konusu ödemelere ait KDV nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
 
VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış, aynı kanunun 229-242 nci maddelerinde de bu Kanuna göre düzenlenmesi ve alınması gereken vesikalara ait hükümlere yer verilmiştir.
Anılan Kanunun 229 uncu maddesinde ise, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır." hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 148, 149 ve Mükerrer 257'nci maddelerinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir. 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri yeniden belirlenmiştir.
 
396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin, Yükümlülük Kapsamındaki Mükellefler başlıklı bölümünde "Bilindiği üzere, belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirme yükümlülüğü, bilanço esasına göre defter tutan mükellefleri kapsamaktadır" ile 1.2.1.bölümünde "Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir" ve 1.2.2.bölümünde "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir" hükümleri yer almaktadır.
 
Aynı tebliğin, 2.1.bölümünde "Yükümlülük kapsamındaki mükelleflerin mal ve/veya hizmet alış/satışlarının aylık dönemler itibariyle bildirilmesi gerekmektedir. Mal ve/veya hizmet alış/satışlarının bildirilecekleri aylık dönemler, bunlara ilişkin belgelerin düzenlenme tarihi dikkate alınarak belirlenir" ve 4.1. bölümünde, "Bildirim formlarını bu Tebliğde belirlenen süreler içinde vermeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi hükmü uyarınca cezai işlem uygulanacaktır." açıklamaları yer almaktadır. Ayrıca, elektrik, su, doğalgaz faturaları gibi bir teslimin bildirim uygulaması bakımından diğer mal ve hizmet teslimlerinden farkı bulunmamaktadır.
 
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, kiralanacak fabrika binası ile ilgili, elektrik, su ve doğalgaz faturaları şirketiniz adına düzenlenmediğinden (aboneliklerinin mülk sahibi adına kayıtlı olması gerektiğinden), form Ba bildirimine dahil edilmesine gerek bulunmamaktadır.
 
Bilgi edinilmesini rica ederim.

01 MAYIS 2015 TARİHİNDEN İTİBAREN ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ HESAPLAMALARI DEĞİŞTİ!

 01 MAYIS 2015 TARİHİNDEN İTİBAREN ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ HESAPLAMALARI DEĞİŞTİ!
 
23 Nisan 2015 Tarihli ve 29335 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6645 Sayılı Kanunun 8. maddesi ile 193 Sayılı Gelir vergisi kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "ilk iki çocuk için %7,5" ibaresinden sonra gelmek üzere ", üçüncü çocuk için %10," ibaresi eklenmiştir. Eklenen hükme göre 01 Mayıs 2015 Tarihinden itibaren uygulanacak Asgari geçim indirimi hesaplamaları yeniden hazırlanmıştır.
 
Asgari Geçim İndirimi, ücretin elde edildiği takvim yılı başında belirlenen asgari ücretin yıllık brüt tutarına; (2015 Yılı İçin 1.201,50 TL)
- Mükellefin kendisi için % 50 si
– Çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10 u
- Çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 u
- Üçüncü Çocuk İçin % 10 (6645 Sayılı Kanunla eklendi) ve diğer çocuklar için % 5 i uygulanmak suretiyle hesaplanmaktadır. (1)
 
EŞİ ÇALIŞMAYAN
01/05/2015-31/12/2015 TARİHLERİ ARASI
MEDENİ DURUM   AGİ
BEKAR  90,11 TL
EVLİ  108,14 TL
BİR ÇOCUKLU  121,65 TL
İKİ ÇOCUKLU  135,17 TL
ÜÇ ÇOCUKLU  153,19 TL
DÖRT ÇOCUKLU  162,20 TL
BEŞ ÇOCUKLU  171,21 TL
 
EŞİ ÇALIŞAN 

01/05/2015-31/12/2015 TARİHLERİ ARASI
MEDENİ DURUM  AGİ
BEKAR  90,11 TL
EVLİ  90,11 TL
BİR ÇOCUKLU  103,63 TL
İKİ ÇOCUKLU  117,15 TL
ÜÇ ÇOCUKLU  135,17 TL
DÖRT ÇOCUKLU  148,18 TL
BEŞ ÇOCUKLU  153,19 TL
 
 
 
Kemal ÖZDEMİR
SMMM
kmlozdemir@hotmail.com 
kaynak: http://www.alomaliye.com/2015/kemal-ozdemir-agi.htm

Asıl sözleşmeye ek olarak düzenlenen protokolün damga vergisi matrahı hk.

 

Asıl sözleşmeye ek olarak düzenlenen protokolün damga vergisi matrahı hk.
Tarih: 26/12/2014
Sayı: 64597866-155[10-2014]-164
Kapsam

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, şirketinizle … A.Ş. arasında 25.06.2010 tarihinde "… Alımına ait Sözleşme" düzenlendiği, 29.03.2013 tarihinde sözleşmeye ek bir protokol imzalandığı, protokolün konusunun 2 nci maddede belirtilen şartların oluşması halinde bedelsiz ekipman teslimi olduğu belirtilerek, söz konusu protokolün damga vergisine tabi olup olmadığı hususunda görüş sorulduğu anlaşılmıştır.

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu, 3 üncü maddesinde, damga vergisi mükellefinin kâğıtları imzalayanlar olduğu; 4 üncü maddesinde bir kâğıdın tabi olacağı verginin tayini için o kâğıdın mahiyetine bakılacağı ve buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı, kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılacağı; 6 ncı maddesinde bir kağıtta birbirinden tamamen ayrı birden fazla akit ve işlem bulunduğu takdirde bunların herbirinden ayrı ayrı vergi alınacağı, bir kağıtta toplanan akit ve işlemlerin birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde Damga Vergisinin, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınacağı; 10 uncu maddesinde, belli para teriminin, kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade edeceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "I-Akitlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümün A/1 fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerin nispi damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Özelge talep formu eki şirketiniz ile … A.Ş. arasında düzenlenen 29.03.2014 tarihli protokolün incelenmesinden, 2 nci maddesinde, 2013 yılı içerisinde 60 Milyon TL sipariş garantisi verilmesi durumunda, 60 Milyon TL siparişin % 6'sına karşılık 3.6 Milyon TL tutarında ilave ekipmanın, KDV'si Türk Telekom tarafından ödenmek üzere bedelsiz alınacağına ilişkin taahhüte yer verildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre; şirketiniz ile … A.Ş. arasında imzalanan … Alımına ait Sözleşme'ye ek olarak düzenlenen 29.03.2013 tarihli protokolün, en yüksek vergi alınması gerektiren sipariş garantisi taahhüdüne ilişkin bedel olan 60 milyon TL üzerinden Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrasına göre damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir. www.ozdogrular.com
Bilgi edinilmesini rica ederim.

İş yeri taşınan işçiye kıdem tazminatı ödenir

 İş yeri taşınan işçiye kıdem tazminatı ödenir
Ali Bey, benim çalışmakta olduğum fabrika devletin verdiği teşvikten faydalanmak için başka bir ile taşınıyor. Şimdi şirket sahibi çalışanlarına kıdem tazminatı ödemek zorunda mı yoksa ödemek zorunda değil mi? (İsmi saklı)
Sayın okurum, çalışmakta olduğunuz iş yeri bir belediye ya da büyükşehir belediyesi sınırını aşacak şekilde taşınırsa işçi ile işveren arasında var olan hizmet sözleşmesinde aksi yazmıyorsa işçi yeni adrese gitmek zorunda değildir. Bu durumda da hizmet sözleşmesinin esaslı unsurlarından biri değiştirildiği için işveren işçilerine kıdem tazminatı ödemek zorundadır.
Ayrıca kıdem tazminatının hangi hallerde ödeneceği 1475 sayılı İş Kanunu'nun yürürlükte kalan tek maddesi olan 14'üncü madde de yazılıdır. Buna göre, işçinin kıdem tazminatını hak ettiği hallerden birisi de işçi ile işveren arasında yazılı olarak olması gereken hizmet akdi (veya sözleşmesi) içindeki yazılı şartlardan birisinde esaslı değişiklik yapılmış olmasıdır. Bütün bunlara göre kıdem tazminatı alabilmeniz şu 3 şarta bağlıdır:
1-İş yeri belediye sınırları dışına taşınmalıdır 
İş yerinin nakledilmesi veya taşınması da sözleşmenin esaslı unsurlarından birisidir. Fakat bu taşınma aynı belediye sınırları içinde olmuşsa işçi yeni iş yerine gitmek zorundadır. Taşınma büyükşehirlerde büyükşehir belediye sınırlarını, normal yerlerde belediye sınırlarını aşmış ise işçi yeni adrese gitmek zorunda değildir ve gitmez ise işveren kendisine kıdem tazminatını nakden ve defaten ödemek zorundadır.
 2-Hizmet akdinde aksi yazmamalıdır
4857 sayılı İş Kanunu gereğince işçi ile işveren arasında yazılı bir hizmet sözleşmesi yapılmış olmalıdır. Bu hizmet sözleşmesinde;
-İşçi, "İşverenin Türkiye sathındaki bütün iş yerlerinde çalışmayı kabul eder" gibi genelde bankalar gibi ülke çapında şubeleri olan iş verenlerin tercih ettiği bir ibare varsa yeni adres neresi olursa olsun gitmek zorundasınız ve işverenden kıdem tazminatı isteyemezsiniz.
-Yine hizmet akdinde, "İşçi, işverenin Türkiye içindeki kurduğu, kuracağı bütün iş yerlerine gitmeyi kabul eder" gibi bir ibare varsa yine yeni adrese gitmek zorundasınız. Gitmezseniz kıdem tazminatı alamazsınız.
– Bu arada işveren ile aranızda yazılı bir hizmet akdi yoksa hiç gitmek zorunda değilsiniz, gitmezseniz işveren size kıdem tazminatı ödemek zorundadır.
Bu arada hizmet akdinde gitmek zorunda olduğunuz yazıyorsa da işveren yeni adrese göre işe gidip gelmek zorlaşmışsa uygun yol masrafları vermek zorundadır. Yoksa hizmet akdinde yazsa bile gitmek zorunda değilsiniz. Bakın bu konuda Yargıtay ne güzel bir karar vermiş.
Yargıtay 9'uncu Hukuk Dairesi
2004/27850 esas, 2005/18819 karar ve 17.05.2005 günlü kararına göre;
Taraflar arasında iş sözleşmesinde her ne kadar nakil serbestisi var ise de, davacının önceki iş yerinden 35 km. uzakta bir iş yerine kendi ücretinden fedakarlık yaparak yol parasını karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla iş sözleşmesinin esaslı bir unsurunda aleyhine değişiklik olmuştur. İş koşulları zorlaşmıştır. Davacının Pınarbaşına yol parası verilmediğinden gitmediği bu durumun iş şartlarında ağırlaştırma olarak kabulü gerekir. Bu durumda davacının iş akdinin 1475 sayılı yasanın 16/II-e maddesi uyarınca feshi nedeniyle kıdem tazminatının hüküm altına alınması gerekir. (1475 s. İş K.m. 14, 16) (4857 s. İş K.m. 17, 24)
AKSİ KARARLAR DA VAR
Buna karşılık Yargıtay tarafından bunun aksi kararlar da vardır. Yargıtay'ın aynı dairesinin 2006/21899 esas ve 2007/6592 karar sayılı, 14.03.2007 tarihli kararının özetine göre;
"Dosyada mevcut taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin 5'inci maddesine göre, 'Şirket, işlerin icabı olarak sözleşmeli personeli Ankara'da ve ülke içinde herhangi bir yerde şirket bünyesi içinde ve dışında diğer kuruluş ve müesseselerde çalıştırabilir' hükmü bulunmaktadır. Davalı şirket genel merkezin İstanbul'da faaliyet göstereceği gerekçesiyle ve hizmet akdinde yer alan bu hükme dayanarak davacıyı İstanbul'da görevlendirmiştir. Buna göre davalı tarafından yapılan atama objektif bir gerekçeyle gerçekleştirilmiş olup, davacının daha alt bir göreve verildiği de iddia edilip kanıtlanmamıştır. İşverenin atamada kötü niyetli davrandığının kabulü yerinde görülmemiştir. Bu durumda davacı işçinin sözleşmeyi feshi haklı nedene dayanmamaktadır. Kıdem tazminatı isteğinin reddi ve buna karşılık aynı davada işveren tarafından işçiden istenen ihbar tazminatı talebinin kabulü gerekir."
3-Yeni adrese gitmemeniz gerekir
Yukarıda açıklandığı üzere iş yeriniz belediye sınırları dışına taşınmış ve hizmet akdinde de gitmek zorunda olduğunuzu belirten bir ibare yoksa, yeni adrese gidip gitmemek artık sizin inisiyatifinizdedir. Ancak önce gidip sonra ben vazgeçtim deme hakkınız olmaz. Bu nedenle yeni adrese gitmeyeceğinizi belirterek şimdiki adrese taşınmanın olacağı son güne kadar gideceksiniz. İş yeri taşınınca da işveren tazminatınızı peşin olarak ödemek zorundadır.
Yargıtay 9'uncu Hukuk Dairesi, 2005/12379 esas sayılı 28.11.2005 günü verdiği bir başka kararda ise;
"Dosya içeriğine göre, davacı tüm hizmet süresince davalı işverenin İstanbul Bürosunda muhasebeci olarak çalışmıştır. Davalı işveren tarafından büronun Bodrum ilçesi merkezine taşınması kararı verilmiş ve davacı buradaki iş yerinde çalışmaya devam etmesi istenmiştir. Davacı bunu kabul etmemiş, davalı işverence bu nedenle iş sözleşmesi feshedilmiştir. Somut olayda, aslında iş sözleşmesini fesheden davacıdır. Zira davacı, yeni görev yerine gitmeyi kabul etmeyerek, iş ilişkisini sonlandırmıştır. Ancak, davacının yıllardır İstanbul iş yerinde çalıştığı dikkate alındığında, Bodrum ilçesindeki iş yerinde çalışmasının istenmesi, kendisi açısından iş şartlarında esaslı değişikliktir. İş şartlarında esaslı değişiklik, işçiye haklı fesih olanağı verir. Davacının davranışı bu kapsamda değerlendirilmelidir. Davacı bu durumda kıdem tazminatına hak kazanır. Kıdem tazminatına karar verilmesi yerinde ise de, iş sözleşmesini kendisi fesheden işçi ihbar tazminatına hak kazanamayacağından, mahkemece davacı lehine ihbar tazminatına karar verilmesi hatalıdır. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir." Ali Tezel
 
http://www.millet.com.tr/is-yeri-tasinan-isciye-kidem-tazminati-odenir-yazisi-1266132

Tasfiye memurları hangi konularda şirketi temsil edebilir?

 Tasfiye memurları hangi konularda şirketi temsil edebilir?
Bilindiği üzere, sona erme sebeplerinden birisi gerçekleşen anonim ile limited şirketler tasfiye haline girer ve tasfiye ile ilgili işlemler tasfiye memurları tarafından yerine getirilir. Tasfiye halinde, şirket organların (genel kurul ve yönetim organı) görev ve yetkileri, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlere özgülenir. Bu nedenle, tasfiye halinde anonim şirketlerde yönetim kurulunun, limited şirketlerde müdürlerin görevi sona ermez. Fakat, tasfiye işleri ve işlemleri, yönetim organı tarafından değil, tasfiye memurları tarafından yerine getirilir.
Tasfiye memurları şirket sözleşmesi ile ya da genel kurul kararıyla belirlenebilir. Eğer böyle bir belirleme yapılmamışsa, anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde ise müdürler tasfiye memuru olarak ticaret siciline tescil ve ilan olunur. Birden fazla tasfiye memuru olduğu takdirde, şirketin bağlanabilmesi için imzaya yetkili iki tasfiye memurunun şirket unvanı altında imza atması gerekir. Yani, birden fazla tasfiye memurunun olması halinde, şirketin bağlanabilmesi için kural, bunların birlikte hareket etmeleri ve kural olarak birlikte imza atmalıdır. Ancak, bu düzenleme emredici değildir.  Dolayısıyla, genel kurul kararıyla veya esas sözleşme hükmü ile bunun aksi kararlaştırılabilir ve tek başına imza ilkesi benimsenebilir. Tasfiye memurunun tek olması halinde ise şirketi temsil ve ilzam yetkisi tek imza ile kullanılır.
Tasfiye hâlindeki şirketi tasfiye ile ilgili konularda mahkemelerde ve dış ilişkide tasfiye memurları temsil eder. Tasfiye ile ilgili olmayan hususlarda ise yönetim organının temsil yetkisi devam eder. Bu nedenle, tasfiye memurlarının, şirketi her konuda temsil ve ilzam etmesi söz konusu değildir. Tasfiye memurlarının şirketi temsil ve ilzam yetkisinin sınırlarını, tasfiye ile ilgili konular belirler. Bunun dışındaki şirket iş ve işlemlerinde temsil ve ilzam yetkisi, şirketin yönetim organı olan yönetim kurulu veya müdürler tarafından kullanılır.
Yasa koyucu, tasfiye memurlarının kural olarak tasfiye amacıyla sınırlı olarak işlem yapmakla yükümlü olduklarını öngörmekle birlikte, aksine hareket ettikleri takdirde de işlemin geçerli olmasını uygun bulmuştur. Bu nedenle, tasfiye memurlarının üçüncü kişilerle tasfiye amacı dışında yaptığı işlemler de şirketi bağlar. Fakat, işlemin şirket tarafından üstlenilmesi, yetki aşımında bulunan tasfiye memurlarının şirkete karşı olan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Zira, TTK' da, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl eden tasfiye memurlarının, hem şirkete, hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacakları hükme bağlanmıştır. Bununla birlikte, eğer şirket, tasfiye memurunun kendisiyle işlem yaptığı üçüncü kişinin, işlemin tasfiye amacının dışında olduğunu bildiğini veya hâlin gereğinden bilmemesinin mümkün olamayacağını ispat ederse, işlem şirketi bağlamaz. Soner ALTAŞ
http://www.dunya.com/yorum-inceleme/tasfiye-memurlari-hangi-konularda-sirketi-temsil-edebilir-260024h.htm

Emekliye zam Resmi Gazete’de

 
 

Emekliye zam Resmi Gazete'de

Emeklilere yapılacak zam, İşsizlik Sigortası Fonu ve madenlerde sığınma odası düzenlemelerinin de içinde yer aldığı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Resmi Gazete'de yayımlandı.
 ANKARA
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Resmi Gazete'de yayımlandı.
Kanuna göre, üretim veya imalat planlarına, iş programlarına aykırı hareket edilerek üretim zorlaması nedeniyle hayati tehlike oluşturacak şekilde çalışma biçimleri, işin durdurulma sebebi sayılacak.
Ölümlü iş kazası meydana gelen maden iş yerlerinde, işverenin kusurunun mahkeme kararı ile tespiti halinde, işveren 2 yıl süreyle kamu ihalelerinden yasaklanacak.
İş yerinde durdurulan işlerde izinsiz çalışma yaptıran işveren veya işveren vekillerine 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecek.
Maden iş yerlerinin hangilerinde sığınma odalarının kurulabileceği ve bu odaların teknik özelliklerine dair usul ve esaslar bir yıl içerisinde çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecek.
Çalışanlarına standartlara uygun olmayan kişisel koruyucu donanım kullandırması; acil durdurmayı gerektirecek eksikliklerin olması ve madencilerin bulundukları yeri ve giriş çıkışlarını gösteren takip sisteminin kurulmaması durumunda işverenlere idari para cezası verilecek.
İşsizlik Sigortası Fonu
Genç işsizlerin belli koşullarda istihdam edilmesi halinde sigorta primi işveren hissesi, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanacak.
Emekli olduktan sonra çalışanlardan kesilen yüzde 15'lik sosyal güvenlik destek primi oranı yüzde 10'a düşürülecek.
Ermenek'te meydana gelen maden kazasında, sigortalı olanlar ile kazada hayatını kaybedenlerin hak sahiplerine, 6 ay süreyle, brüt asgari ücretin iki katı tutarında ödeme yapılacak.
İş kazası meydana gelmeyen iş yerlerine teşvik sağlanacak. İş kazası meydana gelmeyen işyerlerinde çalışanların işsizlik sigortası işveren payı 3 yıl süreyle yüzde 1 olarak alınacak.
Ceylanpınar'da Hazine arazisinde taşınmazı bulunanlara mülkiyet hakları devredilecek.
15 yaşından küçükler çalıştırılamayacak
15 yaşını doldurmamış çocuklar çalıştırılamayacak, 14 yaşını doldurmamış çocuklar ise sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde yazılı sözleşme yapmak ve her bir faaliyet için ayrı izin almak şartıyla çalıştırılabilecek.
Yeraltı maden işletmeciliği yapan şirketlere ait malların TMSF tarafından el koyma ya da takip yoluyla satışından elde edilen gelirler, öncelikle bu şirketlerde çalışan işçilerin kıdem tazminatları ve diğer alacaklarının ödemesinde kullanılacak.
Sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde çalışan çocuklar günde 5 ve haftada 30 saatten fazla çalıştırılamayacak. Bu süre, 15 yaşını tamamlamış çocuklar için günde 8 ve haftada 40 saate kadar artırılabilecek.
İşçiye, evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü halinde üç gün, eşinin doğum yapması halinde ise beş gün ücretli izin verilecek.
Soma ile Ermenek'teki maden kazalarının tarihleri arasında meydana gelen tüm kazalarda hayatını kaybeden sigortalılara aynı imkanlar sağlanacak.
Tehlikeli ve çok tehlikeli işlerden olup, standardı yayımlanan ve tebliğlerde belirtilen mesleklerde, tebliğin yayım tarihinden itibaren 12 ay sonra mesleki yeterlilik belgesine sahip olmayan kişiler çalıştırılamayacak.
Yeterliliği olmayanları çalıştıran işveren veya işveren vekillerine her bir çalışan için 500 lira idari para cezası verilecek.
Bu ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan Bağ-Kur'lular, prim borçlarını 3 ay içinde ödememesi veya yapılandırmaması halinde sigortalılıkları durdurulacak.
Emekliye zam
Temmuz ayında emeklilerin 1000 lira ve altındaki gelir ve aylıklarına 100 lira, 1000 liranın üzerindeki gelir ve aylıklara da 1100 lirayı geçmeyecek üzere seyyanen zam yapılacak.
10 Haziran 2003-13 Mayıs 2014 tarihleri arasında, yeraltı işlerindeki iş kazası sonucunda ölen sigortalının prim ve prime ilişkin her türlü borçları terkin edilecek ve ölüm tarihinde sigortalıya ilişkin şartlar aranmaksızın hak sahiplerine aylık bağlanacak.
Turizm, özel güvenlik ve sağlık hizmeti yürütülen işlerde, işçinin yazılı onayının alınması şartıyla 7.5 saatin üzerinde gece çalışması yaptırılabilecek.
SGK işlediği kişisel verilerle ticari sır niteliğinde olan verileri, veri sahibinin noter onaylı muvafakatı olmadan gerçek veya tüzel kişilerle paylaşamayacak.
Asansör bakımı ve kontrolü il özel idareleri, belediyeler ve bina yöneticileri için yasal zorunluluk olacak.
Muhabir: Ferdi Türkten
http://www.aa.com.tr/tr/u/498245–emekliye-zam-resmi-gazetede

19 Nisan 2015 Pazar

ÖTV'de yeni dönem! MALUL VEYA ENGELLİLERİN TAŞIT ALIMLARINDA İSTİSNA

 

ÖTV'de yeni dönem!

1 Mayıs'ta yürürlüğe girecek ÖTV (2) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği ile malul ve engellilere yönelik yürürlükte olan ÖTV istisna düzenlemelerine açıklık getirildi. Buna göre, 1600 santimetreküp veya altında motor silindir hacmine sahip araçların,2 bin 800 santimetreküp veya altında motor silindir hacmine sahip taşıtların ve motor silindir hacmine bakılmaksızın, motosikletlerin engellilik derecesi yüzde 90 veya daha fazla olan malul veya engelliler tarafından beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı ÖTV'den müstesna olacak.

 

Motorlu taşıtlara ilişkin düzenlemeleri içeren ÖTV (2) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği, Resmi gazetede yayımlandı
 

Özel Tüketim Vergisindeki (ÖTV) dağınık yapının toparlanması ve mevzuatın anlaşılır hale getirilmesi için akaryakıt sektörünün ardından yapılan değişikliklerden ikincisi olan ve motorlu taşıtlara ilişkin düzenlemeleri içeren "Özel Tüketim Vergisi (2) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği", Resmi Gazete'de yayımlandı.
 

Maliye Bakanlığının tebliği ile Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı listede yer alan yarı römorklar için çekiciler, binek Otomobilleri ve esas itibarıyla insan taşımak üzere imal edilmiş motorlu taşıtlar, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar, özel amaçlı motorlu taşıtlar, motosiklet gibi gibi taşıtlara ilişkin mevzuattaki dağınık yapı giderilerek, farklı düzenlemelerin içinde yer alan istisna uygulamalar bir araya toplandı.
 

Tebliğde, "ihracat, ithalat istisnaları, petrol arama faaliyetinde kullanılmak üzere taşıt alımlarında istisna, diplomatik istisna, Türk Hava Kurumunun alımlarında istisna" şartları, bunlardan yararlanabilecekler ve yapılacak işlemlere ilişkin usul ve esaslar da yer aldı. Vergilendirme işlemleri, verginin ödenmesi, verginin belgelerde gösterilmesinin örneklerle anlatıldı.
 

MALUL VEYA ENGELLİLERİN TAŞIT ALIMLARINDA İSTİSNA
 

Tebliğ ile malul ve engellilere yönelik yürürlükte olan ÖTV istisna düzenlemelerine açıklık getirildi.
 

"Engellilik derecesi yüzde 90 veya üzerinde olanların taşıt alımlarında, taşıtta tadilat aranmayan istisna uygulamasına" göre, Kanuna ekli 2 sayılı listedeki kayıt ve tescile tabi taşıtlardan "1600 santimetreküp veya altında motor silindir hacmine sahip binek otomobil, panelvan, pick-up, arazi taşıtı, ATV, Jeep, steyşın vagon gibi taşıtların, eşya taşımaya mahsus, 2 bin 800 santimetreküp veya altında motor silindir hacmine sahip Van, panelvan, kamyonet, pick-up gibi taşıtların, motor silindir hacmine bakılmaksızın, motosikletlerin'' engellilik derecesi yüzde 90 veya daha fazla olan malul veya engelliler tarafından beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı ÖTV'den müstesna olacak.
 

Bu istisnadan yararlanmak için, taşıtın özel tertibatlı olması ve malul veya engellinin taşıtı bizzat kullanması şartı aranmayacak.
 

Engellilik Derecesi yüzde 90'ın altında olanların taşıt alımlarında istisna uygulamasına göre de söz konusu taşıtların, bizzat kullanmak amacıyla engelliliğine uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malul veya engelliler tarafından ilk iktisabı ÖTV'den müstesna olacak. İstisnadan yararlanmak için taşıtın, özel tertibatlı olması ve malul veya engelli tarafından bizzat kullanılabilecek durumda olması şart olacak.
 

Söz konusu tebliğ 1 Mayıstan itibaren yürürlüğe girecek.
http://www.ozdogrular.com/content/view/25622/178/

Hayvansal atık alımında belge düzeni ve gelir vergisi tevkifatı

 

Hayvansal atık alımında belge düzeni ve gelir vergisi tevkifatı

 T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
MANİSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
 
 
 TARİH:23.02.2015
SAYI:85373914-120[40.01.44]]-24
KONU:Hayvansal atık alımında belge düzeni ve gelir vergisi tevkifatı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, köpek maması imalatında kullandığınız büyükbaş hayvanların mezbaha kesim artıklarının mezbahalardan ve mezbahaların anlaşmalı firmalarından satın aldığınızı belirterek, bazı mezbahaların çöpe attığı hayvansal atıkları toplayan kişilerden alım yapmanız halinde, esnaf muaflığı çerçevesinde bu kişilere hangi belgeleri düzenlemeniz gerektiği ile yapacağınız ödemelerden gelir vergisi kesintisi yapıp yapmayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Vergiden Muaf Esnaf" başlıklı 9 uncu maddesinde;

"Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.

7. Ticari işletmelere ait atıkları mutad olarak veya belli aralıklarla satın alanlar hariç olmak üzere, bir işyeri açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı kapı dolaşmak suretiyle her türlü hurda maddeyi toplayarak veya satın alarak bu malların ticaretini yapanlara veya tekrar işleyenlere satanlar;

Ticarî, ziraî veya meslekî kazancı dolayısı ile gerçek usûlde Gelir Vergisine tâbi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar.

Bu muaflığın, 94 üncü madde uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur."

hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar ile tevkifata tabi tutulacak ödemeler belirtilmiş, anılan fıkranın 13 numaralı bendinin (b) alt bendinde ise esnaf muaflığından yararlananlara mal ve hizmet alımları karşılığı yapılan ödemelerden hurda alımları için % 2 oranında gelir vergisi tevkifatı uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Konuya ilişkin 267 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 2 nci bölümünde;

"Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesine eklenen bent hükmü uyarınca, hurda metal, hurda plastik, hurda naylon, atık kağıt, hurda cam ile atık şişeleri ve benzerlerini geçimini sağlamak üzere bir işyeri açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı kapı dolaşmak suretiyle toplayan veya satın alan kişiler esnaf muaflığından yararlanacaklardır. Söz konusu işlerin devamlı olarak yapılması ya da motorlu araç kullanılarak faaliyette bulunulması muafiyetten yararlanmaya engel teşkil etmeyecektir.

Ancak söz konusu mükelleflerden;

 
  • Ticari işletmelere ait atıkları mutad olarak veya belli aralıklarla satın alanlar veya anlaşma yapmak suretiyle toplayıp satan kişiler, 
  • Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar >esnaf muaflığından yararlanamayacaktır."

açıklamaları yer almaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, bir işyeri açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı kapı dolaşmak suretiyle, her türlü hurda maddeyi toplayarak veya satın alarak bu malların ticaretini yapanlara veya tekrar işleyenlere satanlardan yapacağınız hurda madde alımları karşılığında, gider pusulası düzenlemek suretiyle yaptığınız ödemeler üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının 13/b numaralı bendine göre % 2 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

İSTİRAHAT RAPORLARI İŞVEREN TARAFINDAN NASIL KONTROL EDİLMELİ VE SİSTEME NE ZAMAN GİRİLMELİ ?

 İSTİRAHAT RAPORLARI İŞVEREN TARAFINDAN NASIL KONTROL EDİLMELİ VE SİSTEME NE ZAMAN GİRİLMELİ ?
 
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 39 uncu maddesinde yapılan en son değişiklikle, (Değişik:RG-3/5/2014-28989) İstirahat raporlarının, sözleşmeli ya da sözleşmesiz sağlık hizmet sunucularında Sağlık Bakanlığınca yetkilendirilen hekimlerce düzenlenmesi gerektiği öngörülmüştür.
Madde metninin incelenmesinden de anlaşılacağı gibi, sigortalıların, SGK ile anlaşması bulunmayan sağlık tesislerine başvurarak rapor almaları halinde, raporu düzenleyen hekimin Sağlık Bakanlığınca yetkilendirilmiş olması halinde, bu tür raporlara da itibar edilerek rapor sürelerinin SGK'nın sistemine girilmesi gerekmektedir.  
Diğer taraftan, işverenleri tarafından yurtdışında görevlendirilen sigortalılara ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelerdeki tedavileri sonucu verilen istirahat raporlarının ilgili ülke mevzuatına uygun olduğunun ülkemiz dış temsilciliklerince onanması hâlinde, Kurumca yetkilendirilen hekim ve sağlık kurullarının onayı aranmamaktadır.
Sağlık tesislerinde yetkili hekimlerce düzenlenen istirahat raporlarında sigortalının çalışıp çalışamayacağı veya kontrol muayenesinin yapılıp yapılmayacağı hususunun belirtilmesi ve istirahat raporunun bir nüshasının işverenlere ibraz edilmesi için sigortalılara verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, 17/4/2012 tarihinde yapılan düzenleme uyarınca, Kurumca yetkilendirilen tek hekim veya sağlık kurulu tarafından verilen istirahatler, örneği Kurumca belirlenen belge ile elektronik ortamda işverenlere de gönderilmeye başlanmıştır. Gönderilen bu belge işverence görüntülenebildiğinden, çalışılmadığına dair bildirimin sisteme girilebilmesi için Kurumca işverene ayrıca tebligat yapılmasına gerek kalmamıştır.
Aile hekimlerince verilmekte olan raporların ekrana düşmesi nedeniyle bu raporların da sisteme girilmesi gerekmektedir.
İstirahat raporları sisteme hangi tarihe kadar girilecek?
Bilindiği gibi, sigortalıların geçici iş göremezlik ödeneği alabilmeleri için istirahat süresi içinde çalışmamış olmaları yasa gereğidir.
Sigortalının istirahat süresinde çalışıp çalışmadığının ise "Çalışılmadığına Dair Bildirim" ile ve en geç istirahat süresinin bittiği tarihi içine alan aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi gereken ayın 23 üne kadar sisteme girilmesi gerekmektedir.
Örneğin, 09-13Mart 2015 tarihleri arasında istirahatli olunan bir sigortalının rapor süresi, istirahatin Mart ayında bitmesi nedeniyle bu aya ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi gereken 23 Nisan gününe kadar SGK'ya bildirilmelidir.
 İstirahatli olunan sürelere ilişkin bu bildirimin süresinde yapılmaması halinde, aylık asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanmaktadır.
Çalışılmadığına dair bildirim idari para cezası tebligatı alınmadan önce yapıldığı takdirde ise ceza tutarı asgari ücretin onda birine düşürülmektedir.
 
İşverenler ilgili ay içerisinde istirahat rapor almış çalışanlarını sistemden nasıl kontrol edecek?
Elektronik ortamda;
İşyerlerinde çalışan sigortalıların istirahat raporu almış olup olmadıklarının işverenlerce SGK'nın "SAĞLIK ÖDEMELERİ SİSTEMİ" ekranındaki "Geçici iş göremezlik işveren işlemleri" kısmında yer alan "Tarihe göre Rapor Arama" bölümünden o işyerinde çalışan tüm personeli veya "Kimlik No'ya göre rapor arama" tıklanarak kişi bazında sorgulama yapması mümkün bulunmaktadır. Bu nedenle, bazı sigortalıların rapor aldıkları halde, bu raporlardan işverenlerinin haberdar edilmemesi, işverenlerin ileride mağduriyetine (idari para cezası ödemek zorunda kalmasına) neden olabileceğinden, ilgili aya ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin onayından önce bu sorgulamanın yapılmasında yarar görülmektedir.
Ayrıca, işverenlerce raporlu personel için sistemde "Çalışılmadığına dair bildirim" yapılarak "Onay" tuşu tıklandığında, raporlu sürenin onayı gerçekleşmekte ve raporlu süreler, Sistemde yer alan "Onaylı raporlar" kısmına intikal etmektedir.
Manuel ortamda;
Bilindiği gibi, sağlık tesislerince onaylanan raporlar elektronik ortamda işverenlerin ekranlarına intikal etmektedir. Ancak, sayısı az da olsa bazı raporların işveren ekranına düşmediğine de rastlanmaktadır.
Bu durumda elektronik ortamda sisteme girilmesi mümkün bulunmayan bu tür raporların, aynı ekranda "Manuel Çalışmadığına Dair Bildirim" kısmından girişlerinin yapılması da mümkün bulunmaktadır.
Rapor süresi için işverenin ücret ödemesi halinde yapılacak işlemler;
Toplu sözleşmede veya işçi ile işveren arasında düzenlenen iş sözleşmesinde raporlu olunan günler için işverence ayrıca ücret ödeneceğine ilişkin hüküm mevcut ise, bu ücretler, sigortalının raporlu olduğu günlerde çalışmış olup olmadığı üzerinde durulmaksızın prime tabi tutulacaktır. (Raporlu sürede çalışılmaması esastır)
Böyle bir durumda, aylık prim ve hizmet belgesinde  "İstirahat süresinde çalışmamıştır" kutucuğu işaretlenecek ve rapor almış olan sigortalılar için aylık prim ve hizmet belgesinde eksik gün nedeni olarak "1-İstirahat" seçeneğinin tercih edilmiş olması halinde, bu durum çalışılmadığına dair bildirim yerine geçecektir.
Diğer taraftan, toplu sözleşmede ve iş sözleşmesinde söz konusu günler için işverence ücret ödeneceğine ilişkin hüküm yer almamış olmakla birlikte, uygulamada, bazı işverenlerce sigortalıların mağdur olmamaları için raporlu günlere ilişkin ücretlerinin de düzenli olarak ödendiğine rastlanılmaktadır. 
Bu tür uygulama sigortalı açısından kazanılmış hak oluşturduğundan, sözü geçen ücretlerin daha sonraki bir tarihte ödenmesinden vazgeçilmesi,işverenin aleyhine sonuç doğurabilecektir.
Rapor düzenlenmesinde yöntem;
Bilindiği gibi, ayaktan tedavilerde sigortalıya tek hekim raporu ile bir defada en çok 10 gün istirahat verilebilmektedir. İstirahat sonrasında kontrol muayenesi raporda belirtilmiş ise toplam süre bu kez 20 günü geçmemek kaydıyla istirahat uzatılabilmektedir.
20 günü aşan istirahat raporları ise sağlık kurulunca verilebilmektedir. Sağlık kurulunun ilk vereceği istirahat süresi sigortalının tedavi altına alındığı tarihten başlamak üzere altı ayı geçemez. Tedaviye devam edilmesi halinde malûliyet halinin önlenebileceği veya önemli oranda azaltılabileceği sağlık kuruluncatespit edilirse bu süre uzatılabilmektedir.
Bakanlıkça yetki tanınan işyeri hekimleri ise bir kerede en fazla 2 gün istirahat verebilmektedir.
15.04.2015
 
Hadi EYCE
SGK Uzmanı

http://www.gulbenkmusavirlik.com/tr_istirahat-raporlari-isveren-tarafindan-nasil-kontrol-edilmeli-ve-sisteme-ne-zaman-girilmeli-5039.html

Blog Arşivi